DONDURMA KAYMAK
Yetmişli yıllar henüz başlamıştı.
Yani fi tarihi, İzmir'de bir firma olmayanı üretmiş gönüllere taht kurmuştu. Dondurmayı tahta çubuğa sabitlemiş, ambalaj olarak yağlı kağıda sarmış, böylece olay olmuştu.
Eskiler hemen hatırlayacaktır, adı Sütsan'dı. İnanılmaz bir kokusu ve tadı vardı. Magnum'un bildiğin atasıydı. Şimdikiler gibi içerisinde bir sürü kod numaralı ıvır kıvırlar yok, bildiğin saf süt, yumurta, krema ve şeker vardı.
Henüz Özal yoktu, milletçe gavur markaları ile tanışmamıştık. Her eve iki anahtar girecek diye kandırılmamıştık.
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere diğer illerden Fuar için gelenler Fuar'da dört değişik noktada satılan meşhur sopalı Sütsan dondurmasını yemek için uzun kuyruklar oluştururlardı.
Sanki dışardan gelmiş gibi biz de o kuyruklara girerdik. En uzun kuyruk da paraşüt kulesinin oradakinde olurdu. Sebebini açıklayamadığımız biçimde bizde o kuyrukta kendimize gülerdik.
Şimdi dondurmanın bin bir çeşidi piyasada. Lakin ne kokusu var ne tadı ortada.
Dostluk ve komşuluklar gibi yani, aynı apartmanda kimi tanıyorsun diye hiç sorma...
Selçuk Kocaoğlu.