Dr. Işıl Acehan
1208 yılında Eskişehir’deki Sivrihisar’ın Hortu köyünde doğduğu ve medrese eğitimi aldığı söylenen, ünlü nüktedan halk kahramanımız Nasreddin Hoca’nın hikâyeleriyle milyonlarca kişi büyümüştür.
Konya, Akşehir’e yerleşen ve yaşamını tamamlamasının ardından yüz yıllar içerisinde ünü dünyaya yayılan Nasreddin Hoca fıkraları Türk halklarının yanı sıra Araplar, Bulgarlar, Çinliler, Farslar, Macarlar, Ruslar gibi farklı toplumlarda da yer edinmiştir.
1996 yılı UNESCO tarafından tüm dünyada Nasreddin Hoca Yılı olarak kutlanmıştı ve günümüzde halen Nasreddin Hoca adına şenlikler, yarışmalar ve bilimsel toplantılar düzenlenmektedir.
Nasreddin Hoca’nın nükteli hikayeleri, onu bir kültür elçisi rolüyle de ön plana çıkarmıştı. Türkler hakkında Batı toplumlarındaki önyargı ve olumsuz düşüncelerin kırılmasında önemli rol oynamıştı.
Nasreddin Hoca’nın Orta Doğu ve Asya sınırlarını da aşan ünüyle ilgili çok fazla bilinmeyen konulardan birisi de 1912-1921 yıllarında ABD Başkanlığı yapmış, I. Dünya Savaşı sonunda ortaya koyduğu prensipleriyle Birleşmiş Milletler’in kuruluş sürecini başlatan Woodrow Wilson’ın bir Nasreddin Hoca hayranı olduğu.
Kuyuya Düşen Ay ve Paris Barış Konferansı
ABD’nin 28. başkanı Woodrow Wilson’ın, Nasreddin Hoca fıkralarını sık sık ABD’nin üst düzey yetkililerine anlattığı biliniyor. Özellikle anlattığı ise “Kuyuya Düşen Ay” fıkrasıdır. Fıkra şöyle:
Bir gece Nasrettin Hoca evinin bahçesindeki kuyudan su almaya gider. Kuyuda ayın yansımasını görünce hanımına “kadın kadın, bana çabuk bir kanca getir, yoksa ay boğulup ölecek” diye bağırır. Hanımı kancayı getirir. Nasrettin Hoca kancayı kuyuya atar, çeker de çeker, ancak kuyudaki taşlardan birisine takılan kanca gelmez.
Ayın ağrırlından kancanın gelmediğini düşünen Hoca, “Galiba ayı tuttum” der. Hoca, kancanın ipini daha da güçlü çekince sonunda ip kopar, Hoca da sırt üstü düşüverir. Bu sırada gökyüzündeki ayı görünce sevinçle “Çok uğraştık ama zavallı ayı da kurtardık” der.
Wilson’ın “Kuyuya Düşen Ay” fıkrasını, I. Dünya Savaşı sonrası düzenlenen Paris Barış Konferansı’nda dünyayı kurtarma ve barışı sağlama çabalarını tarif etmek için söylediği biliniyor.
Ünlü gazeteci Ahmet Emin Yalman, “Turkey in My Time” (Benim Zamanımda Türkiye) kitabında, Başkan Wilson’ın Nasreddin Hoca fıkralarını yakın arkadaşı olan, Chicago’lu varlıklı iş adamı ve Arap edebiyatı uzmanı Charles Crane’den öğrendiğini belirtiyor. Charles Crane aynı zamanda Wilson’ın Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı topraklarının durumunu saptamak üzere kurduğu King-Crane Komisyonu’nun başında bulunuyordu.
Charles Crane, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nin de mütevelli heyetindeydi. Crane, I. Dünya Savaşı sonrasında Amerikan mandası kurulması konusunda araştırma yapmak üzere İstanbul’a geldiğinde Halide Edip’le tanışmış, Halide Edip gazeteci ve yazar Sabiha Sertel-Zekeriya Sertel çiftinin ABD’de Columbia Üniversitesi’nde eğitim görmesi için önermiştir.
Ahmet Emin Yalman, Charles Crane’in Nasreddin Hoca fıkralarını çok iyi bildiğini ve pek çok durumu tarif etmek için ustalıkla anlattığını söylemiştir.