20190920

Türkü söyledikçe yeşeren ozan: Ruhi Su


Türkü söyledikçe yeşeren ozan: Ruhi Su 

Aydınlık Gazetesi

Halk türkülerimizin usta yorumcusu, opera sanatçısı, besteci, araştırmacı, müzik eğitimcisi Ruhi Su’yu 20 Eylül 1985 günü sonsuzluğa uğurlayışımızın üzerinden tam 34 yıl geçti.


REFİK SAYDAM/ MÜZİK EĞİTİMCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI
Onun halk ezgilerimizin içerdiği duyguyu; coşkuyu, sevinci, hüznü, sevdayı tam olarak yansıtan sıcak yorumları hâlâ kulağımızda, belleğimizde yaşıyor.

1912 Van doğumlu olan Mehmet Ruhi Su, Ülkemizi parçalayıp yok etmeyi hedefleyen Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşının ortada bıraktığı çocuklardan biridir. Henüz anne ve babasını bile tanıyamadan çok küçük yaşta Adana’da çocuğu olmayan yoksul bir aileye evlâtlık olarak verilmiştir. Ancak savaş, Adana’da da devam etmektedir; Ruhi Su burada yeni ailesiyle Fransız işgal yıllarının güçlüklerini yaşamış, bu koşullarda Çukurova’nın zengin halk türküleri pınarından beslenerek öğrendiği türküler çocuk bilincinde yer etmiştir. Türküler, o günlerden itibaren Ruhi Su için artık bir sevdadır, yaşam kaynağıdır. "Şiirler- Türküler" adlı plağının sunuş yazısında bu durumu şöyle anlatmıştır: "Türkü söylemek benim için bir aşk halidir. En güzel aşklarımı türkü söylerken yaşadım. Ne onlar beni aldattı, ne de ben onları. Türkü söyledikçe yeşeriyor, çiçekleniyorum."

Ruhi Su okul yıllarında Adana Darüleytamı’ndadır. (Öksüzler Yurdunda). Burada öğretmeni Mehmet Tahir onu on yaşında kemana başlatır. Böylece gelecekte müziğe olan yöneliminin de temelleri atılmış olur. Bir süre İstanbul’da askerî lise öğrenimi, ardından Adana Lisesi ve Adana Öğretmen Okulu öğrenciliğinin ardından Ruhi Su asıl gönlünde yatan okulun; Musıkî Muallim Mektebi’nin sınavlarını kazanır. Musıkî Muallim Mektebi, henüz Cumhuriyet’in birinci yılında 1 Kasım 1924’te Atatürk’ün öngörüsüyle, İstiklâl Marşı’mızın bestecisi ve Riyaseti Cumhur Filarmoni Heyetinin (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) Şefi Osman Zeki Üngör’ün yönetiminde açılmıştır. Bu özgün okul, Cumhuriyetin gereksinim duyacağı müzik eğitimcisini ve sanatçısını yetiştirmeyi hedefler. Okulda gerek müzik alanında ve gerekse kültür dersleri alanında ülkenin en seçkin eğitimcileri, sanatçıları ders vermektedir.

KÖY ENSTİTÜSÜNDE EĞİTİMCİLİK YAPTI

Okula yatılı devam eden Ruhi Su, burada (sonradan Türkiye Öğretmenler Sendikası /TÖS) kurucu ve yöneticisi olacak Hamdi Konur’la tanışır. Her ikisi de Darüleytam’dandır. Bir süre aynı evi paylaşırlar Birlikte Haşet Kitabevi sahibiyle tanışıp oradan kitap dergi alırlar. Her ikisi de o yıllardan itibaren mimlenmeye, izlenmeye başlanmıştır. Bir süre sonra evleri polis tarafından basılır, kitaplarına, dergilerine el konulur ve sorguya çekilirler.

Ruhi Su, 1936’da Musiki Muallim Mektebini, 1942’de Ankara Devlet Konservatuvarı Opera Yüksek Bölümünü bitirir. Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası’na seçilerek orada bir süre çalışır. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde müzik eğitimciliği yapar. Bu okulda, Ankara Cebeci 2. Ortaokulunda ve DTCF’de korolar kurar. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde ünlü halk ozanımız Âşık Veysel Şatıroğlu ile birlikte çalışır. Ankara Devlet Operası’nda bas bariton sesiyle pek çok opera eserinde görev alır.

TUTUKLANDIKTAN SONRA OPEREYA DÖNMEDİ

Ruhi Su, 1952’deki TKP tevkifatında gözaltına alınır. Sansaryan Han’da aylarca işkenceli sorgulardan geçirilir, tutuklanır. TCK’nın 141. Maddesinden 5 yıl hapis, 20 ay gözetim cezası verilir. Bu ceza ile birlikte Ruhi Su opera sahnelerine bir daha dönemez. Bu süreçten sonra kendini derleyici, düzenleyici ve seslendirici olarak tamamen türkülere verir. Binlerce türkü derlemiş, bunun birkaç yüzünü seslendirmiştir. Seferberlik türkülerinden halk ozanlarına, semahlardan zeybeklere ve Kuvayı Milliye Destanı’na kadar pek çok konuyu kapsayan uzunçalar ve kaset çıkarır. Konserler verir. 12 Mart ve 12 Eylül rejimlerinin baskısına, zulmüne, Ruhi Su’nun müziğini TRT’den, okullardan uzak tutmasına rağmen onun türkülerimize getirdiği yorum halk tarafından çok sevilir.

Ruhi Su’nun Türk halk müziğine yaklaşımı hem bu değerlerimizi yadsıyan ve tepeden bakan müzikçilerden, hem de gelenekselliği, muhafazakârlık gibi algılayan çevrelerden büsbütün farklıdır. Atilla Özkırımlı, bu yaklaşımı şöyle açıklar: "Ona (Ruhi Su’ya) göre sanatın işlevi, dünyanın değişimine katkıda bulunmak, gerçekliği doğru yorumlamaktır. Bu nedenle türküleri olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi alır Ruhi Su."

"Çocuklar, Göçler, Balıklar" plağının önsözünde türkülerin seslendirimi konusundaki yaklaşımını şöyle açıklar Ruhi Su: "Bunları seslendirirken, halkın söyleyişinden çok yararlandım ama halkın ağzına öykünmekten ve özenmelerden sakındım. Şehirli olduğumu, bir sanat kültürü aldığımı unutmadım. Hem halkın yaptığını ben nasıl yaparım diye düşündüm; hem benim yaptığımı halk nasıl karşılar diye düşündüm. Bir türkü, söylenildiği dilin doğrusu ve güzeli ile söylenmeli. Dildeki yöresel değişimleri, etnik nedenlerle meydana gelen bozulmaları sürdürmemeli. Söyleyişte ulusal birliğe ancak böyle varılır. Sanatsal açıdan ise, mutlaka böyle olmalı.". Ruhi Su’ya göre, "Türkü söylemenin kolay gibi görünmesi, türkülerin erişilmez sadeliğinden ve sağlamlığından gelir (...). Türküler de tıpkı operalar, ‘lied’ler gibi çeşitli konularda ve değişik biçimlerde olduğundan onlar gibi renkli ve değişik bir icrayı zorunlu kılar. Bunun da bir yetki ve hüner işi olduğu açıktır.". Ruhi Su aldığı ses eğitimi tekniğiyle ve yumuşak, duyarlı, güçlü sesiyle türkülerimize yeni bir yorum getirir. Türküleri seslendirirken, halk sazı bağlamayı eşlik çalgısı olarak kullanır.

DOSTLAR KOROSU

Ruhi Su, halk türkülerimizin yorumlanmasında bir çığır açmıştır. Ruhi Su geleneğini kurulmasına kendisinin önderlik ettiği ve onun ölümünden sonra da yaşamını sürdüren "Ruhi Su ve Dostlar Korosu"nun yanı sıra Rahmi Saltuk, Sadık Gürbüz gibi yorumcularımız sürdürür. Daha sonraları Ankara Devlet Operası sanatçılarından Ufuk Karakoç, 2006’da yitirdiğimiz Ömer Yılmaz (Bekir Küçükay’ın gitarıyla birlikte) ve Tuncer Tercan da Ruhi Su geleneğini opera sanatçıları arasında sürdürürler.

Türkülerimizi yorumlayan tüm sanatçılarımızın, Ruhi Su’nun bu çok değerli deneyimlerini, yaklaşımlarını incelemesi, bu deneyimlerden yararlanması, müzik sanatımızın niteliğini artıracaktır.

Ölümünün 34. yılında Ruhi Su’yu ve on üç yıl önce yitirdiğimiz eşi Sıdıka Su’yu saygıyla, özlemle anıyoruz.

Kaynakça:
  • https://www.ruhisu.org.tr/ruhi-su/
  • Saydam, Refik. "Ruhi Su Gür Sesiyle Kulağımızda ve Dilimizde Hep Yaşayacak", Öğretmen Dünyası Dergisi 71(Kasım
  • 1985), s.29-30.
  • Saydam, Refik. "Türküler, Ruhi Su İçin Bir Sevda ve Yaşam Kaynağıydı", Berfin Bahar Dergisi, 151(Eylül 2010) s.15.
  • "Seksen Yıldır Yanan Işık Musıkî Muallim Mektebi", MÜZED Dergisi 10(Sonbahar 2004).
  • Su, Ruhi. Türk Halk Oyunları, T.C. Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1994(Atilla Özkırımlı’nın sunuş yazısı).
  • Su, Ruhi. http://www.ruhi-su.com/index.php?id=62 Şiirler Türküler plağı sunuş yazısı
  • Su, Ruhi. "Türküler ve Türkü Söyleyenler", Türküler İmecesi, İmece Plakları Takım II Giriş Yazısı, İstanbul 1968.
  • Uysal, Musa (Emmi). Bir Aydınlık Ağacı Hamdi Konur, Ankara 1998 s.114

Türk Devletleri Teşkilatı'nın Bayrağı Değişti

''Yıldızın sekiz farklı köşesi, merhamet, şefkat, sabır, sır tutma, cömertlik, sadakat, şükretmek ve doğruluğu temsil ediyor. Sekiz ...