20171020

'Biz Türkmeniz' - Türkmenlerin Nüfus Meselesi / Dr. Cüneyt Mengü


Not: 11 Ekim 2017

 

Biz Türkmeniz - TÜRKMENLERİN NÜFUS MESELESİ

TÜRKMENLERİN NÜFUS MESELESİ

Dr. Cüneyt Mengü

Türkmen Kimliği bir avantaj teşkil ettiğinde sayı belirgin şekilde yükselir
Siyasi ve idari haklar nüfus oranıyla ölçülmemelidir 

Geçen Pazartesi gününden başlayan ve 4 bölümden oluşan “Ankara bu kez sınavı geçmek zorundadır.” başlıklı dizi yazıya gösterilen yüksek ilginin yanı sıra nüfus meselesi, 1 Mart tezkeresinin belgeleri, 19 Mart nihai bildirinin yansımaları, ABD’nin önerisi ve Türkmenlerin son gelişmeleri ile ilgili beklentileri gibi bazı konular hakkında daha açıklayıcı bilgiler vermem talep edilmiştir.
Nüfus meselesine gelince, 1947 ve 1957 nüfus sayımı dışında Irak’ta bugüne kadar sağlıklı bir sayım yapılmadığı için Türkmenlerin sayısı hakkında çeşitli iddialar ve tahminler yapılmaktadır. Kimine göre Türkmenlerin nüfusu Irak’ın toplam nüfusunun %10’nu, diğerlerine göre %6’sı hatta Amerikalılara göre insaf ve vicdana sığmayan şekilde %5’in altında olduğu ileri sürülmektedir.
Türkmenlerin nüfusunun önemi ilk defa 1923 yıllarında Lozan’da Musul meselesi görüşüldüğü sırada anlaşılmıştır. Tarafların bölgenin nüfusu hakkında ileri sürdükleri rakamların birbiriyle çelişki yaratması nedeniyle görüşmeler durma noktasına gelmiştir.
Türk tarafı bölgede referandumun yapılmasını önermiştir. Lord Curzon, bölgeyi gezgin veya araştırmacı sıfatıyla gönderilen İngiliz istihbarat elemanından almış olduğu bilgilere istinaden Türk tarafının kazanacağı kanaati hasıl olduğu için bölgedeki halkın kültürel seviyesini bahane ederek referanduma karşı çıkmıştır.
Daha sonraki dönemlerde Irak hükümetleri, İngilizlerin tavsiyeleri doğrultusunda Türkmenlerin sayılarını sürekli düşük ve önemsiz bir azınlık olarak göstermeye çalışmışlardır.
Öte yandan İngiliz direktifleri sonucunda 22 Ocak 1932 tarihinde Cemiyet Akvam (Milletler Cemiyeti) tarafından deklarasyon mahiyetinde hazırlanan rapor olduğu gibi 30 Mayıs 1932 tarihinde Irak Meclisi tarafından onaylanmıştır.
Deklarasyonun 9. Maddesinde Türkmenlerin nüfusunu düşük göstermek amacıyla Türkmen bölgeleri yalnız Kerkük ve Kifri olarak sınırlandırılmış ve bu 2 bölgede çoğunluğu Türkmenlerin oluşturduğu işaret edilmiş, Arapça yanında Türkçe ve Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmiştir.
Türkmeneli bölgesinin bir şehir ve bir ilçe olarak 2 noktada sınırlandırılması, diğer bölgeler örneğin Telafer, Musul’daki Türkmen köyleri, Erbil, Altınköprü, Tuzhurmatu, Bayat köyleri, Hanekin, Karahan, Karatepe, Mendeli gibi bölgeleri deklarasyon içine dahil edilmemiş ve kapsam dışı tutulmuştur.
Diğer önemli bir husus ise, Türkmenler için lisan kullanılmasına işaret ediliyor, Kürtler içinse lisan kullanılmasının garanti altına alınması çifte standarttır.

Saddam ve Barzani Yan Çizdi

Irak’ta 1947 nüfus sayımının orijinal bir nüshası arşivimde bulunmaktadır. Söz konusu sayımda milliyet hanesi yer almamasına rağmen Kerkük’le ilgili bölümde yer alan dağılım ve mahalle isimleri Kerkük şehrinin katkısız bir Türkmen şehri olduğunu göstermektedir.
1957’de yapılan sayıma göre Irak’ın genel nüfusu 6 Milyon 240 Bin iken Türkmenlerin nüfusu 576 Bin olarak gösterilmiştir. Bu rakamlar Irak Planlama Başkanlığına bağlı İstatistik Genel Müdürlüğünün 1965 yayınlarından alınmıştır. Bu da Türkmen nüfus oranının genel nüfus oranına göre %9’dan fazlasına tekabül etmektedir.
30 yıl sonra İngiliz Inquiry dergisinin Şubat 1987 sayısında yayınlamış olduğu bir araştırmada Irak’ta Türkmen nüfusundan söz ederken Irak genel nüfusunun 16 Milyon, Türkmen nüfusu ise 1,5 Milyonun üzerinde gösterilmiştir. Bu da yaklaşık %10’a tekabül etmektedir.
Türkmen nüfusunun ikinci defa önemi 11 Mart 1970 beyannamesiyle ortaya çıkmıştır. Yine referandum konusu gündeme gelmiş, öncelikle hem Saddam ve hem Barzani referandumun yapılmasını kabul etmişler, ancak daha sonra Kerkük’ün bir Türkmen şehri olarak tescil edileceği sebebiyle yan çizmişlerdir.


Çoğunluk Türkmenlerde

1970’li yıllarda Türkmenlerin özellikle Kerkük’te nüfus oranı %80 üzerinde idi. Bu bağlamda Kerkük merkezinin çoğunluğunun Türkmenlerden oluştuğu yerli ve yabancı kaynaklarca dile getirilmiştir. (İngiliz Financial Times Gazetesi, 20.08.1974 ve Chalynand A People without Country, syf. 161.)
1992 INC – Iraklı Muhaliflerce Erbil’in Selahaddin kasabasında yapılan toplantının bitiminde yönetim ve istişare kurullarının oluşturulması için Irak’ın etnik ve mezhepsel yönden nüfus dağılımına göre paylaşılması tartışma yaratmıştır.
Türkmen temsilcileri nüfuslarının %10 olduğunu ve dağılımın buna göre yapılmasını talep etmişlerdir. Irak’taki demografik yapıyla ilgili olarak toplantıda da hazır bulunan 1980 yıllarında Irak Merkezi İstatistik Kurumunda üst düzey yetkili, resmen ilan edilmeyen Irak kayıtlarına göre nüfusun Şii oranının %55, Sünni Arapların %20, Kürtlerin %16, Türkmenlerin %6 ve diğer azınlıkların %3 olduğunu ifade etmiştir. Bu dağılıma göre INC’nin 9 kişilik yürütme ve 12 kişilik istişare kurullarında Türkmenlerden 1’er kişi yer almıştır.
Böylece o tarihten itibaren muhalefet grupları içerisindeki paylaşımda Türkmenler en az %6 olarak esas alınmış ve temsil edilmişlerdir. 13 Eylül 2002’de Londra Toplantısı’nda kurulması öngörülen 55 üyeden oluşan izleme ve eşgüdüm konseyinde Türkmenlere 6 sandalye verilmiştir.
1999’da ABD’de Demokrasi, İnsan Hakları ve Emek Dairesinin Irak’ta din hürriyetiyle ilgili olarak internette yayınlanan raporda Türkmen nüfusu maksatlı bir şekilde düşük gösterilmiştir. Bu raporla ilgili hazırladığımız Türkmenlerin Nüfus Meselesi ve ABD Raporu Üzerine Eleştiriler başlığındaki raporumuz INC’nin Newyork’da yapılan toplantıda Irak dosyası sorumlusu Francis Ricciardone’ye sunulmuş ve gözden geçirileceği cevabı alınmıştır.
ABD raporunda dehşetle karşılanması gereken diğer bir husus Şii mezhebine ve diğer dinlere sahip olanların maruz kaldığı insanlık dışı davranışlar en ince detaylarla anlatılmış, ancak Türkmenlerin maruz kaldığı insan hakları ihlallerinden başlayarak idamlar, ekonomik ambargo ve diğer planlı asimilasyon uygulamalarına değinilmemiştir.
Ayrıca raporda yalnız Sünni Türkmen nüfus oranından söz edilmiş ve bu da herhangi bir oran belirtmeden geri kalan toplam nüfus oranları içinde gösterilmiştir. Halbuki Irak’ta Türkmenler mezhep açısından Şii ve Sünnilerden oluşmaktadır; Şii Türkmenlerin genel Türkmen nüfusu içinde %40’ların üzerinde olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla ABD raporunda gösterilen düşük oranlar kabul edildiğinde toplam Arap Şii oranı içinde en az %4’lük bir Şii Türkmen oranı varsayıldığında Türkmen nüfus dağılımı %60 Şii (bunun içinde %4’ün üzerinde Türkmen Şii payı) ve artı %5 Sünni Türkmen kabul edildiğinde yine Türkmen nüfusunun %9’unun üzerinde olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bize göre Irak’taki demografik yapıya göre nüfus dağılımı %57 Şii Arap (en az %4 Şii Türkmen), %20 Sünni Arap, %16 Kürt ve %5 Sünni Türkmen ve %2 diğerleri.
Tahmine dayalı bu rakamlar Iraklı ve yabancı bilim adamları ve araştırmacılar arasında tartışma konusu olabileceğine ilaveten gerçeğe yakın olduğu kanaatindeyim.

Türkmenler Ortada Kalmamalı

1980 ile 2003 yılları arasında her ne kadar Araplaştırma politikası uygulandıysa da 850 Bin olan Kerkük nüfusunun %60’ını Türkmenler teşkil etmiştir.
2003’den sonra ise; Kürtlerin illegal nüfus kaydırmaları sonucunda 1 Milyon 430 Bin olan Kerkük nüfusunda Türkmenlerin oranı haliyle %30’lara düşmüştür. Bu durumda Türkmenler, IKBY’nin gerek bağımsızlık referandumuna gerekse süresi dolan 140. Maddeye göre yapılması öngörülen referanduma karşı çıkmaktadırlar. Bu nüfus kaydırmaları diğer Türkmen bölgeleri üzerinde uygulanmasına rağmen Irak’taki toplam nüfusun içerisindeki Türkmen sayısı değişmemiş Irak’taki toplam nüfus oranı içinde en az 2 milyonun üzerindedir.

Irak’taki Türkmenlerin siyasi ve idari hakları kesinlikle sahip oldukları nüfus oranıyla ölçülmemelidir. Ancak Irak’ta Türkmen kimliği bir avantaj teşkil ettiği takdirde sayının daha da belirgin şekilde yükselecektir. Halihazırda referandum krizi artarak devam etmektedir. Farklı yaklaşımlar ve öneriler sunulmaktadır. Her şey farklı şekilde yerli yerinde oturabilir kanısındayım. Dolayısıyla Türkmenler ortada kalmamalı. Bu nedenle Geçen haftaki dizi yazsının başlığında yer alan “Ankara bu kez sınavı geçmek zorundadır.”
İfadesini tekrar ileri sürmek isterim.