Dünyanın en seksi kadınıyla güreşen pehlivanımız
İlk James Bond filmi Dr. No'nun unutulmaz yıldızı Ursula Andress, yönetmen eşi John Derek ile geldiği İstanbul'da, milli güreşçimiz Müzahir Sille'ye el ense çekmişti...
Ünlü yönetmen John Derek, aktörlük yıllarında, 1960'ın Mayıs ayında,
İsrail'de çevirdiği film sonrasında birkaç gün için İstanbul'a
uğramıştı. Yanında henüz kimsenin tanımadığı eşi Ursula vardı. Eski bir
güreşçi olan John Derek, ısrarla Türk güreşçileriyle tanışmak istemişti.
Bu ilginç öyküyü, 27 Mayıs 1960 tarihli Hayat dergisinin anlatımıyla
sunuyoruz...
* * *
John Derek uçaktan indikten sonra, biraz ileride birçoğunun elinde flaşlı fotoğraf makineleri olan bir gruba el salladı. Küçük valizini, yanında bulunan İsviçreli sarışın eşi Ursula'nın eline tutuşturdu: «Ben» dedi, «Gazetecilerin olduğu yere gidiyorum. Onlara bir şey soracağım da...»
Sonra gazetecilere doğru yürüdü. Gazeteciler şaşırmışlardı. Daha birkaç gün önce, bir başka sinema yıldızı William Holden kendilerini terslemişti. Hollywood'ın şımarık yıldızları onlara pek yüz vermedikleri, onlar da pek «yüzsüz» olmadıkları için, John Derek'ten uzak durmuşlardı.
* * *
John Derek uçaktan indikten sonra, biraz ileride birçoğunun elinde flaşlı fotoğraf makineleri olan bir gruba el salladı. Küçük valizini, yanında bulunan İsviçreli sarışın eşi Ursula'nın eline tutuşturdu: «Ben» dedi, «Gazetecilerin olduğu yere gidiyorum. Onlara bir şey soracağım da...»
Sonra gazetecilere doğru yürüdü. Gazeteciler şaşırmışlardı. Daha birkaç gün önce, bir başka sinema yıldızı William Holden kendilerini terslemişti. Hollywood'ın şımarık yıldızları onlara pek yüz vermedikleri, onlar da pek «yüzsüz» olmadıkları için, John Derek'ten uzak durmuşlardı.
John Derek, güleç yüzle yaklaştı:
- «Arkadaşlar» dedi, «Önce ben size sorayım olmaz mı?»
Gazeteciler yabancıların Türkiye ile ilgili sosyal meraklarını bildikleri için bu girişi yadırgamadılar. Herhalde «Sizin dört karı aldığınız doğru mu?...» diyecekti. John Derek, yeşil gözlerine, esmer tenine çok yakışan, arasına birkaç kır düşmüş siyah sakalını sıvazladı:
- «Siz güreşte dünya şampiyonuymuşsunuz, doğru mu bu?»
Gazetecilerin aklına her soru gelirdi de, John Derek'in «güreş»le ilgili soru soracağını asla tahmin edemezlerdi. Bir ağızdan «Evet» dediler. John Derek espri yapmak istemişti herhalde... Sözü sinemaya getirdiler.
33 yaşındaki tanınmış yıldız İstanbulda birkaç gün kalacaktı. İsrail'de bir film çevirmişti, oradan dönüyordu. İtalyan, İngiliz, Alman, Fransız filmciliğini incelemiş, merakını gidermişti. Ama şimdi de Türk güreşine merak salmıştı. «Bir Türk güreşi görmeden ölürsem, gözüm açık giderim» diyordu.
John Derek İstanbul'da her turistin, her yabancının uğradığı, camileri, müzeleri, Kapalıçarşı'yı gezdi. «Güzel» dedi. Sonra öyle istedi, öyle tutturdu ki, onu, hiçbir turist rehberinin kitabında, defterinde yazılı olmayan Emirgan Güreş Kampı'na götürmek zorunda kaldılar.
- «Arkadaşlar» dedi, «Önce ben size sorayım olmaz mı?»
Gazeteciler yabancıların Türkiye ile ilgili sosyal meraklarını bildikleri için bu girişi yadırgamadılar. Herhalde «Sizin dört karı aldığınız doğru mu?...» diyecekti. John Derek, yeşil gözlerine, esmer tenine çok yakışan, arasına birkaç kır düşmüş siyah sakalını sıvazladı:
- «Siz güreşte dünya şampiyonuymuşsunuz, doğru mu bu?»
Gazetecilerin aklına her soru gelirdi de, John Derek'in «güreş»le ilgili soru soracağını asla tahmin edemezlerdi. Bir ağızdan «Evet» dediler. John Derek espri yapmak istemişti herhalde... Sözü sinemaya getirdiler.
33 yaşındaki tanınmış yıldız İstanbulda birkaç gün kalacaktı. İsrail'de bir film çevirmişti, oradan dönüyordu. İtalyan, İngiliz, Alman, Fransız filmciliğini incelemiş, merakını gidermişti. Ama şimdi de Türk güreşine merak salmıştı. «Bir Türk güreşi görmeden ölürsem, gözüm açık giderim» diyordu.
John Derek İstanbul'da her turistin, her yabancının uğradığı, camileri, müzeleri, Kapalıçarşı'yı gezdi. «Güzel» dedi. Sonra öyle istedi, öyle tutturdu ki, onu, hiçbir turist rehberinin kitabında, defterinde yazılı olmayan Emirgan Güreş Kampı'na götürmek zorunda kaldılar.
Sinema yıldızı ile eşi Ursula'yı Kamp Müdürü Yaşar Erkan karşıladı.
Erkan, ilk Olimpiyat Şampiyonumuzdu. John Derek, «Sizin adınızı duydum
galiba?» dedi. Sonra ona bir güreş seyrettirdiler.
İşte o zaman John Derek açıldı... «Ben» dedi, «Gençliğimde epey güreş tuttum. 67 kiloda serbest güreşirdim. Bir pehlivan çıkarın karşıma» Kampta 24 pehlivan vardı. Derek gözüne birisini kestirdi. «Bu fena değil» dedi. Müzahir Sille'yi beğenmişti. Göğsünde «Türkiye» yazılı kırmızı eşofman üstünü giydi, el ense bağlamasını da biliyordu.
Antrenör Hüseyin Erkmen pehlivanları tanıttı: «John Derek eskiden 67'de güreş tutarmış. Şimdi 74 kilo... 50 defa perdeye çıkmış; Müzahir Sille 67 kilo. Yüzlerce defa mindere çıkmış.»
Müzahir önce hafiften aldı. Baktı ki pabuç pahalı, sertleşti. Tam John Derek pes ederken, karısı Ursula yetişti. Müzahir'e bir el ense çekti, o zaman da Müzahir «Pes» dedi.
Bütün gözler mindere çevrilmişti. Aynı gözler arada bir, Ursula'ya takılıyordu. Ama, onun güzelliği pehlivanları pek sarmamıştı. Kampın iri kıyım güreşçilerinden Süleyman Baştimur: «Eh, 52 kilodaki arkadaşların dengi» diyordu. «Bize etli, butlu bir hanım gerek!...» Bir başka iri kıyım güreşçi Tan Tarı, İstanbul çocuğu olduğu için Ursula'yı beğenmişti: «Güzel kız» dedi, «Allah sahibine bağışlasın».
Derek'in pehlivanlığına ise 24 güreşçi de toz kondurmadı. Söz birliği etmişler gibi, tümü «Pehlivan çocuk» dediler. «Bir ay kamp yapsa burada, bileğini bükecek 67 kilo çıkmaz. Ancak belden aşağı oyunları çok iyi bildiği için, grekoromene pek uyamaz. Bizim kamp, greko-romencilerin. Ama ondan iyi serbestçi olur» Derek, kampta bir saat kaldı. Eşiyle birlikte milli güreşçilerin antrenmanını izledi. Ayrılırken «Siz, dünya şampiyonu olun. Adınız gazetelere geçsin. Ben de Müzahir'le güreşirken çektirdiğim fotoğraflarla biraz caka satayım» diyerek güreşçilerimize başarı diledi.
*******
Müzahir Sille, Ursula Andress ile yaptığı "güreş" yaramış olacak ki, birkaç ay sonra yapılan 1960 Roma Olimpiyatları'nda şampiyon olarak altın madalya kazandı.
Milli güreşçilerimizin biraz "hık-mık" ettikleri Ursula Andress, bu ziyaretten iki yıl sonra rol aldığı ilk James Bond filmi olan "Dr. No" ile büyük bir şöhret kazandı. Beyaz bikinili sahnesi, beyazperdede tüm zamanların en akılda kalan karelerinden biri olurken, Ursula da sinemanın gelmiş geçmiş en seksi yıldızlarından biri olarak tarihe geçti.
John Derek ise sonradan yönetmenliğe ağırlık verdi. 1966'da Ursula'dan boşandıktan sonra, önce Linda Evans, sonra Bo Derek ile evlendi. Bo Derek ile yaptığı filmler, özellikle de "Bolero" büyük bir ses getirdi. Bu arada fotoğrafçılığa büyük merakı da olan John Derek; Ursula Andress, Linda Evans ve Bo Derek ile evli olduğu dönemlerde, üç eşinin Playboy Dergisi fotoğraflarını kendisi çekti. John Derek, 1998'de yaşama veda ederken, eşlerinden ikisi, Ursula Andress ile Bo Derek, 2005'te Türkiye'deki ilk Formula1 yarışı için İstanbul'a birlikte geldi.
(Not. Manşet fotoğrafında, Ursula Andress, milli güreşçimiz Müzahir Sille'ye el ense çekerken görülüyor.)
İşte o zaman John Derek açıldı... «Ben» dedi, «Gençliğimde epey güreş tuttum. 67 kiloda serbest güreşirdim. Bir pehlivan çıkarın karşıma» Kampta 24 pehlivan vardı. Derek gözüne birisini kestirdi. «Bu fena değil» dedi. Müzahir Sille'yi beğenmişti. Göğsünde «Türkiye» yazılı kırmızı eşofman üstünü giydi, el ense bağlamasını da biliyordu.
Antrenör Hüseyin Erkmen pehlivanları tanıttı: «John Derek eskiden 67'de güreş tutarmış. Şimdi 74 kilo... 50 defa perdeye çıkmış; Müzahir Sille 67 kilo. Yüzlerce defa mindere çıkmış.»
Müzahir önce hafiften aldı. Baktı ki pabuç pahalı, sertleşti. Tam John Derek pes ederken, karısı Ursula yetişti. Müzahir'e bir el ense çekti, o zaman da Müzahir «Pes» dedi.
Bütün gözler mindere çevrilmişti. Aynı gözler arada bir, Ursula'ya takılıyordu. Ama, onun güzelliği pehlivanları pek sarmamıştı. Kampın iri kıyım güreşçilerinden Süleyman Baştimur: «Eh, 52 kilodaki arkadaşların dengi» diyordu. «Bize etli, butlu bir hanım gerek!...» Bir başka iri kıyım güreşçi Tan Tarı, İstanbul çocuğu olduğu için Ursula'yı beğenmişti: «Güzel kız» dedi, «Allah sahibine bağışlasın».
Derek'in pehlivanlığına ise 24 güreşçi de toz kondurmadı. Söz birliği etmişler gibi, tümü «Pehlivan çocuk» dediler. «Bir ay kamp yapsa burada, bileğini bükecek 67 kilo çıkmaz. Ancak belden aşağı oyunları çok iyi bildiği için, grekoromene pek uyamaz. Bizim kamp, greko-romencilerin. Ama ondan iyi serbestçi olur» Derek, kampta bir saat kaldı. Eşiyle birlikte milli güreşçilerin antrenmanını izledi. Ayrılırken «Siz, dünya şampiyonu olun. Adınız gazetelere geçsin. Ben de Müzahir'le güreşirken çektirdiğim fotoğraflarla biraz caka satayım» diyerek güreşçilerimize başarı diledi.
*******
Müzahir Sille, Ursula Andress ile yaptığı "güreş" yaramış olacak ki, birkaç ay sonra yapılan 1960 Roma Olimpiyatları'nda şampiyon olarak altın madalya kazandı.
Milli güreşçilerimizin biraz "hık-mık" ettikleri Ursula Andress, bu ziyaretten iki yıl sonra rol aldığı ilk James Bond filmi olan "Dr. No" ile büyük bir şöhret kazandı. Beyaz bikinili sahnesi, beyazperdede tüm zamanların en akılda kalan karelerinden biri olurken, Ursula da sinemanın gelmiş geçmiş en seksi yıldızlarından biri olarak tarihe geçti.
John Derek ise sonradan yönetmenliğe ağırlık verdi. 1966'da Ursula'dan boşandıktan sonra, önce Linda Evans, sonra Bo Derek ile evlendi. Bo Derek ile yaptığı filmler, özellikle de "Bolero" büyük bir ses getirdi. Bu arada fotoğrafçılığa büyük merakı da olan John Derek; Ursula Andress, Linda Evans ve Bo Derek ile evli olduğu dönemlerde, üç eşinin Playboy Dergisi fotoğraflarını kendisi çekti. John Derek, 1998'de yaşama veda ederken, eşlerinden ikisi, Ursula Andress ile Bo Derek, 2005'te Türkiye'deki ilk Formula1 yarışı için İstanbul'a birlikte geldi.
(Not. Manşet fotoğrafında, Ursula Andress, milli güreşçimiz Müzahir Sille'ye el ense çekerken görülüyor.)