20190419

✍️ 17 Nisanlar neleri anımsatır bizlere? Köy Enstitüleri

17 Nisanlar neleri anımsatır bizlere? 

Aydınlık Gazetesi

Bugünün gençlerinden sorsanız, kaç kişi Fakir Baykurt’u tanır acaba? İsmini duyanlar tek tük çıkar herhalde. Bazıları da Google amcalarından bakarak cevap verebilir. Ancak bizim anlatmak istediğimiz bu değil doğal olarak...

İSMET EYÜPOĞLU 

Bizim sorduğumuz kaç kişi “İrazcanın Dirliği”ni, kaç kişi “Efkâr Tepesi”ni, kaç kişi “Kaplumbağalar”ı, “Tırpan”ı “Yılanların Öcü”nü okumuştur anlamında...
Bizim kuşağımız Köy Enstitülü degildir, keşke olabilseydik, onlar bizden bir önceki kuşaktı. Ancak biz onlardan çok şey öğrendik.

Köy Estitüleri 1939’da kuruldu, 47-48 ‘de de kapatıldı. On yıl bile değil. Sayıları yirmi bir taneydi. Bu kadar kısa süre içinde o kadar kök saldırar ki, onların kökünü kazımak isteyenler onlarca yıl uğraşmak zorunda kaldılar. Nihayet birçoğu yaşını başını doldurup bu dünyadan göç etti de etkileri azaldı.

Merak edenler için aklıma gelen birkaç ünlu ismi burada anmak isterim: Fakir Baykurt (yazar), Mahmut Makal (yazar), Mehmet Başaran (yazar), Ümit Kaftancıoğlu (yazar), Emin Özdemir (yazar), Talip Apaydın (yazar)

AYDINLANMA SAVAŞÇILARI 

Bu isimler genellikle geriye birçok kitap, eser bırakmış isimlendir. Kuskusuz yöremizde de birçok Köy Estitüsünden yetişmiş eğitimcilerimiz olmuştur. Onları araştırıp ortaya çıkarmak mutlaka gerekir, mutlaka da yapmak lazım. Böyle bir araştırma yapmadan onlar hakkında söz söylemeyi burada uygun görmüyorum.

Fakir Baykurt sadece bir Köy Estitülü degil, sadece bir yazar değil, öğretmenlerin öğretmeni, bir aydınlanma savaşcısı, bir örgütçüydu. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)’nın genel başkanıydı. Halkçı, bilimsel, aydınlanmacı, lâik egitimin yılmaz savunucusuydu. 1969 Büyük Öğretmen Boykotunun arkasından Trabzon Maçka’ya gelmişti. Maçka’nın boykota verdiği büyük desteği biliyordu. O zaman Maçka TÖS binası izbe bir yerdi. Lokalden içeri girince, “Bu kadar büyük ses, buradan mı çıkıyor?”diye hayret etmişti.

BÜYÜK KÖY 

1996 senesiydi. Fakir Bakurt’u bir televizyon kanalında izliyorum. Yine böyle bir enstitü
yıl dönümünde... Sunucu Fakir Hoca’ya şöyle bir soru yöneltti:
Hocam, Enstitüler kapatılmamış olsaydı, bugün nasıl bir Türkiye olurdu?
Çok az bir ikirciklenmeden sonra soruyu yanıtladı:
Hiç değilse on milyonluk bir İstanbul köyü olmazdı, dedi. O zaman İstanbul’un nüfusu demek ki on milyonmuş.

Öyle ya herkes kendi köyünde istihtam edilse, egitimi, sağlığı, insan gibi yaşama olanağı bulsa; yatağını yorganını toplayıp gelir mi İstanbul’a?

Bugün bu soru sorulsa ne yanıt vermek gerekir acaba? Ben kendi payıma derim ki:
Maçka’nın köyleri ıpıssız olmazdı, herkes üretirdi, genç insanlar işsiz güçsüz sokağa terk edilmezdi. Çarşılar pazarlar daha şenlik olurdu, herkesin yüzü gülerdi.
Evet geçtiğimiz 17 Nisan Köy Enstitülerinin 80. kuruluş yıl dönümüydü.

DÜNYA YARARLANDI 

Enstitüler 39’da kuruldu, kırk yedilerde de kapatıldı. Enstitüler büyük bir eğitim
projesinin adıdır. Anadolu’nun mümbit toprağına ekilmiş yirmi çeşit tohumdur.
Biz yararlanmadık, ancak dünya yararlandı. İşte Finlandiya. Refah ülkesi. Kişi başına düşen milli gelir 40 bin dolar.
Kim kapattı?
Tabi ki, emperyalizm ve yerli işbirlikçileri.
Marshall Yardımını Türkiye’ye dayatanların ilk koşulu “Enstitüleri kapatın” olmuştur.
Egitim programlarının düzenlenmesi yabancılara terk edilmiştir. Egitim kurumlarına “Barış Gönüllüsü” adı altında binlerce CIA ajanı doldurulmuştur.
Gerçek Atatürk yerine, gardrop Atatürkçülüğü okullarda ögretilmiştir.
Türkiye bu büyük yanlıştan kurtulmak zorundadır, er ya da geç kurtulacaktır da.
Enstitü kurucularından hemşehrimiz, gururumuz büyük aydınlanmacı Sebahattin Eyüboğlu’nun deyişiyle, 17 Nisanlar gurbette kutlanan bayramlardır şimdilik. Selam olsun Tonguç babalara, Hasan Ali Yücellere. Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Alıntı/ Kaynak: https://www.aydinlik.com.tr/17-nisanlar-neleri-animsatir-bizlere-ozgurluk-meydani-nisan-2019