20190429

✍️ 🇹🇷 Atatürk'te 'Çocuk Bayramı' vurgusu yok! - Ercan Dolapçı

Atatürk'te 'Çocuk Bayramı' vurgusu yok! 
Aydınlık Gazetesi
ERCAN DOLAPÇI


23 Nisan 1920 günü açılan TBMM'nin tarihimizdeki önemini vurgulamak için, 1921 yılından itibaren bayram olarak ilan edildi. Bugün, Atatürk'ün ölümüne kadar hep Milli Bayram olarak kutlandı ve Atatürk de bugüne ilişkin yayımladığı mesajlarında 'milli hakimiyete' vurgu yaptı.

Çocuk bayramı ise bugüne ayrıca eklendi ve 1981 yılında resmileşti, Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Doğu Perinçek'in "23 Nisanlar balon bayramı oldu" mealindeki açıklamasıyla başlayan tartışmaya katkı sunmak amacıyla bu makaleyi hazırladım. Yaptığım araştırmada dikkatimi çeken, Atatürk'ün açıklamalarında (1921-38) çocuk bayramına ilişkin bir vurgunun olmaması. Bunu özellikle 23 Nisan gününe ilişkin açıklamalarını dikkate alarak belirtiyorum. Yani Atatürk dışında çocuk bayramı gelişmiş ve özellikle 12 Eylül yönetiminin müdahalesiyle Milli Egemenlik Bayramı'na "Çocuk Bayramı" ilave edilmiş. Resmileşen bu bayrama 1981 tarihinden itibaren de uluslararası çocuk etkinliği katılmış. Böylece uluslararası 'balon' bayramı olmuş!

'MUKADDES DAVA'

Oysa Cumhuriyetin Atatürklü yıllarında da vurgulandığı gibi, 23 Nisan milli tarahimizde çok önemli bir yere sahip. Milli Mücadelenin başlaması, adım adım zafere ulaşması bu oluşumla ilgili. Yani önce kurtulup sonra devrim yapmadık. 23 Nisan günü padişahsız, halifesiz Meclisin açılması ve bunu yoksul Anadolu halkının bizzat kendi çabalarıyla ve onun önderi Mustafa Kemal Paşa'nın girişimiyle yapması tam manasıyla bir devrim! Öyle ki, bu devrim sayesinde milli orduyu kurduk ve yaratığı zaferlerle kurtulduk. Bu süreç içinde de adım adım devrimlerimizi hayata geçirdik. Böylece önce milli iradeyi ortaya koyarak devrim yaptık, sonra kurtulduk. Bu bilinçle de 23 Nisan 1921 günü Meclis bu günü "Milli Bayram" olarak ilan etti. Mustafa Kemal Paşa bugüne ilişkin olarak şu tebrik mesajını yayımladı:

"Kurtuluş ve bağımsızlık davası ile kıyam eden tekmil Anadolu'nun bu mukaddes davası temsil ve müdafaa için vücuda getirdiği Türkiya Büyük Millet Meclisi 1920 senesi Nisan'ın yirmi üçüncü günü açılmıştı. Yine ve ulvi bir tarihe başlangıç olan bu yüce günü milletin hatırasında ebediyen yaşatmak üzere Meclis'imiz bugün 23 Nisan tarihini milli bayram sayılmasını özel bir kanun ile kabul etmiştir. Bu mukaddes tarihi vücuda getiren milli mücahedelerin en canlı ve fedekâr etkeni bulunan Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk heyetlerini büyük bir samimiyet ve hararetle tebrik eder ve bu tebriklerin bütün kaza, nahiye ve mahallelerin idare heyetlerine de bildirilmesini rica eylerim, Efendim." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 11, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003, s.146.)

'BAĞIMSIZLIK BENİM KAREKTERİMDİR'

Mustafa Kemal Paşa, 22 Nisan 1921 günü de Hakimiyeti Milliye gazetesine 23 Nisan gününün önemine ilişkin görüşlerini açıklar. "Bağımsızlık" vurgusu yapar. Bu açıklama gazetenin 24 Nisan tarihli nüshasında yayımlanır. Paşa sözlerine "16 Mart feci vekası üzerine artık büsbütün kement vurulmuş, millet ve memleket başsız kalmıştı. Onun bağımsızlığını düşünmek ve kurtarmak için Anadolu'da milli bir meclis toplamak lazım geldi" ifadeleriyle başlar. Paşa sözlerine şu önemli vurgularla devam eder: "Hürriyet ve bağımsızlık benim karekterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli miraslarından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım. (...) Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vecut ve beka bilabilmesi, mutlak o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara çok ehemmiyet veririm ve bu vasıfların kendimde mevcudiyetini iddia edebilmek için, milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir." (Age, s.143.)

23 Nisan 1920 günü BMM'nin açılışı nedeniyle Mustafa Kemal Paşa'nın kaleme aldığı ve en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey'in kürsüden okuduğu açış konuşmasında Meclisin neden açıldığı şu ifadelerle dile getirilmişti:

"İstanbul'da geçici kaydıyla yabancı kuvvetler tarafından işgal olunduğu ve bütün esaslarıyla hilafet makamı ve hükümet merkezinin bağımsızlığı iptal edildiği malumunuzdur. Bu vaziyete baş eğmek, milletimizin teklif olunan yabancı esaretini kabul etmesi demekti. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak kati azminde olan, ezelden beri hür ve serbest milletimiz, esaret vaziyetini tam bir şiddet ve katiyetle reddetmiş ve derhal vekillerini toplamaya başlayacak Yüce Meclis'inizi vücuda getirmiştir." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, c.8, Kaynak Yayınları, s.25.)

MİLLİ HÜKÜMET HARİKASI

Milletin egemenliğini ele alarak bağımsızlık davasını güttüğü bu günün ertesi yıl, Paşa Sakarya gibi büyük bir zaferle 23 Nisan'ı karşılamıştır. 23 Nisan 1922 günü Anadolu'da Yeni Gün gazetesine verdiği demeçte şunları dile getirir: "23 Nisan günü, Türkiya milli tarihinin başlangıcı, yeni bir dönem noktasıdır. Bugün, bir düşmanlık dünyasına karşı kıyam eden Türkiya halkının Türkiya Büyük Millet Meclisi'ni vücuda getirmek ve onun etrafına toplanarak en hukuki manasında milli bir hükümet kurmak hususunda gösterdiği harikayı ifade eder." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 12, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003, s.391.)

Musatfa Kemal Paşa, 23 Nisan'ı "Türkiye milli tarihinin başlangıcı" olarak görüyor. "Milli bir hükümet kurmaktaki" atılımını ise önemsiyor. Gerçekten de bu atılımla dört ay sonra düşman bozguna uğratılacak ve zafere ulaşılacaktır. Paşa, 1927 Nutuk'unda 23 Nisan atılımını şöyle tanımlar: "Meclis'te toplanan milli iradeyi bilfiil vatanın mukadderatına el koymuş tanımak, esas ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üzerinde bir kuvvet mevcut değildir.

"Efendiler, bu esaslara dayanmış olan bir hükümetin mahiyeti, kolayca anlaşılabilir. Böyle bir hükümet, milli hakimiyet esasına dayanan halk hükümetidir. Cumhuriyettir."

Paşa bugünün önemini ve açtığı ufku ise 2 Ocak 1922 günü Cemal Paşa'ya gönderdiği mektupta şu ifadelerle açıklar: "Türkiye'de tahmin edemeyeceğin derecede bir inkılap olmuştur. Bütün manasıyla bir halk hükümeti teşekkül etmiştir. Kanun yapma ve icra salahiyetlerini kendine toplayan Türkiye Büyük Millet Meclisi, bütün devlet işlerine bizzat el koymuştur." (Age, C.12, s.195.)


'BÜYÜK MİLLİ BAYRAM'

Gazi Paşa, 23 Nisan 1923 günü yayımladığı beyannamede ise yine Milli Bayram'a vurgu yapar: "Bugün dördüncü 23 Nisan Milli Bayramı'nı idrak ediyoruz. Bu büyük milli bayram asil ve kahraman milletimize mübarek olsun. Vatanımızda milli hükümet esasının konması hatırasını canlı tutan günün yadı münasebetiyle, bütün memleketin milli bağımsızlık ve hakimiyetin sonsuz feyizleri ebediyen mesut olmasını temenni eylerim." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 15, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005, s.304.)

Paşa, 25 Nisan 1923 günü de ordulara tebrik telgrafı gönderir: "Bütün millet ve memleket bugün 23 Nisan Bayramı'nı idrak ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış günü olan bu tarih, vatanımızda millet hakimiyetini teessüsüne başlangıç olmuştu. Her mesut günde sizi hatırlayan ve vatanın müdafaasını sizin büyük liyakatinizden bekleyen Başkumandanınız sıfatıyla hepinizin milli bayramını tebrik ederim." (Age, s.307.)

13 Ağustos 1923 günü TBMM'de yaptığı konuşmada ise "halk hükümetine" vurgu yapar: "İlk Meclis'imiz milletin kendi mukadderatına bizzat el koyduğunu ilan etti. Milli hâkimiyet esaslarını harekât düsturu kabul etti ve kuvvetli bir halk hükümetinin esasını ortaya koydu. (Şiddetli alkışlar.)" (ATABE, C.16, s.76.)

Gazi Paşa, 23 Nİsan 1924 günü yayımladığı mesajda ise şu vurguları yapar: "Beş sene evvel nasılsa bugün de aynı hisler ile mütehassisim. Bugünden ve gelecekten eminim. Bugün nasılsa yarın da öyle olacaktır." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C.16, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2005, s.252.)

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, 1928 yılından itibaren 23 Nisan Bayramı'na ilişkin gelen kutlama mesajlarına Anadolu Ajansı aracılığıyla cevap verir. Bu usul ölümüne kadar devam eder. Bütün bu mesajlarda Atatürk'ün "Çocuk Bayramı"na ve çocuklara ilişkin bir ifadesi bulunmamaktadır. Bütün vurgu, günün önemi ve millet hakimiyetidir. Yani "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" vurgusu. Çocuk bayramı ise "23 Nisan Bayramı" dışında gelişmiştir. Zaman içinde bugüne eklenmiştir. Onun öyküsünü de yan sütünlarda bulacaksınız.

Devrimin özünden uzaklaşılınca, milli bayramlar da zamanla içerikten çok gösterilerle anılır oldu. Mahiyet kayboldu, şekilcilik öne çıktı. Tıpkı 12 Eylül sonrası 23 Nisan Bayramı'nın asıl gayesinden uzaklaşarak "balon bayramı"na dönüşmesi gibi...

23 Nisan’a ‘Çocuk Bayramı’ nasıl eklendi?

TBMM, 23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara'da cuma namazı sonrası resmi törenle açıldı. 30 bin nüfuslu Ankara tarihi bir kalabalığı yaşadı. Herkes en iyi kıyafetleriyle Milli Gün'e katıldı. O heyecanı yaşadı. Artık o günden itibaren egemenlik fiilen milletindi.

Meclis'in açılışının birinci yıldönümünde de 23 Nisan günü, '23 Nisan Milli Bayramı' olarak kutlanmaya başlandı. Bu genç Türkiye'nin ilk milli bayramı oldu. 1 Kasım 1922 günü Saltanatın kaldırılması da 'Hakimiyet-i Milliye Bayramı' olarak kabul edildi. İki benzer bayram, 1935 yılında bayramlar ve tatil günleriyle ilgili kanun değişikliğiyle birleştirildi. '23 Nisan Milli Bayramı'nın adı 'Milli Hakimiyet Bayramı' olarak kabul edildi.

Kimsesiz çocuklara yardım etkinlikleri

1923-1927 yılları arasında Himaye-i Etfal Cemiyeti tarafından, 23 Nisan günleri çocuk etkinlikleri düzenlenmeye başlandı. Bu etkinlikler giderek ilgi gördü ve 23 Nisan, Çocuk Bayramı olarak da anılmaya başlandı. 1927 yılında Himaye-i Etfal Cemiyeti ve Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın himayesinde '23 Nisan Çocuk Bayramı' kutlamaları yapıldı. 

Cumhurbaşkanlığı bandosu çocuklar için konser verdi ve Ankara'da çocuk balosu düzenlendi. Çocuk Bayramı, savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacıyla kutlanmaya başlandı. Ayrıca onlara yardım kampanyaları düzenlendi. 1929 yılından itibaren de 23-30 Nisan günleri 'Çocuk Haftası' olarak etkinliklerle kutlanmaya başlandı. 23 Nisan, Milli Hakimiyet ve ayrıca o gün kutlanan Çocuk Bayramı resmiyet dışı birlikte kutlanarak yerleşti ve günümüze geldi. Çocukları makamda kabul etme geleneği de ilk kez 1933 yılında Atatürk tarafından başlatıldı. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip tarafından 'Andımız' kaleme alındı ve bugünlere kadar çocuklar tarafından her sabah onu okudu.

1980'de resmi bayram oldu

Kutlamalara 1975 yılında TRT dahil olmaya başladı. 1978 yılında TBMM'deki kutlamalara ise ilk kez çocuklar da katıldı. 1979 yılında bu uygulama Ankara ilkokullarından gelen çocuklarla düzenli olarak devam etti. UNESCO, 1979 yılını "Dünya Çocuk Yılı" ilan etti. TRT tarafından, 23 Nisan 1979 günü 'Uluslararası Çocuk Şenliği' düzenledi. Dünyanın birçok ülkesinden gelen çocuklar, Ankara'da el ele vererek milli bayramı kutladı. Kardeşlik mesajı verdi... 1980 yılında bütün illerden gelen çocuklarla 'Çocuk Parlamentosu' oluşturuldu. 12 Eylül 1980 yönetimi bu bayramı, 1981 yılından itibaren, '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' adıyla resmileştirdi ve bu isimle kutlanmaya başladık.