Mavi Vatan köşesinin zamanlama açısından belki de en anlamlı yazısını okuyorsunuz. Zira gazeteyi elinize aldığınız 21 Temmuz 2019 sabahı, yavru vatan Kıbrıs sularında Mavi Vatanımızın bağrında yatan tam 45 yıl önce hava kuvvetlerimiz ile karşılıklı müdahale sonucu kaybettiğimiz TCG Kocatepe(D 354) muhribimizin 54 şehidini anıyoruz. Gemi bugün Rum Yönetimi (GKRY) topraklarında adanın batısındaki Baf Limanı'nın karasuları içinde batmıştı. Ancak mavi vatan sınır tanımıyor. Girne açıklarında Kocatepe gazileri ve şehit yakınlarının bulunduğu gemiden anavatandan getirilen çiçek demetlerini Akdeniz’in turkuvaz sularına bırakıyoruz. Anavatan ve yavru vatandaki milyonların kalbinin derinliklerinden gelen vefa ve minnet duyguları, Kıbrıs'ın batısında, deniz dibinde yatan D354 borda numaralı, çelik mabede erişiyor ve kaybettiğimiz 3 subay, 14 astsubay ve 37 erimizin ölümsüz ruhlarını sarıyor.
KOCATEPE ŞEHİTLERİ İÇİN DENİZDE TÖREN
TCG Kocatepe şehitlerimiz 1974 yılından bu yana, 18 Mart Şehitler gününde (2002 öncesinde 4 Nisan) diğer deniz şehitlerimiz ile birlikte anılıyor. Ancak bu yıl ilk kez, hem Girne’deki deniz şehitleri anıtında hem de denizde yapılacak bir törenle KKTC’de anılıyorlar. Her iki törene TCG Kocatepe gazileri ile şehit aileleri katılıyor. Sayın Levent Karataş Başkanlığındaki Boğaziçi Deniz, Çevre ve Spor Kültürü Platformu ile Kıbrıs Türk Şehitlikleri ve Mili Parklar Vakfı işbirliği ve eşgüdümü ile icra edilen bu törene anavatandan 22 şehit yakını ile 22 gazi davet edildi.
KOCATEPE VE BAHRİYE AİDİYETİ
Benim Kocatepe trajedisi ile tanışmam bahriye öğrenciliğime uzanır. 21 Temmuz 1974, Pazar günü, Heybeliada’da 16 yaşında Deniz Lisesi ikinci sınıf öğrencisiydim. Kıbrıs Barış Harekatı bir gün önce başlamış, kahraman deniz piyadelerimiz Cumartesi günü öğleden sonra Girne’de Yavuz plajında kıyıbaşını tutmuştu. Bizler henüz gerçek bir savaş gemisinde bulunmuş bile değildik. Ama kalplerimiz Kıbrıs ve denizdekilerle beraberdi. O sabah aynı heyecanla uyandık. Herkes televizyondaki haberlere koştu. Ordumuzun güneye ilerlemesi devam ediyordu. Çok gururluyduk. Ama akşamüzeri tam yatakhanelerimize dönmüştük ki, bir arkadaşımız “Duydunuz mu? Kocatepe muhribi batmış” diye koşarak içeri girdi. Şok olmuştuk! Yatağıma girdim ve ağladım. O ana kadar hiçbir muhripte bulunmamıştım. Kocatepe isimli bir muhrip olduğunu okul koridorlarındaki resimlerinden biliyordum. O gemide tanıdığım hiç kimse yoktu. Ama kurumsal aidiyet bu olsa gerek, Kocatepe haberi üzerine sanki bir yakınımı kaybetmişim gibi ağlamıştım. Ertesi gün, sabah taburunda olayın detaylarını öğrendik. Kıbrıs harekatı nedeni ile üç hafta sonu izine çıkamadık. Daha sonra eve geldiğimde Kocatepe’nin kaybı nedeniyle komşularımızın ve tanıdıklarımızın baş sağlığı dilemeleri beni çok duygulandırmıştı. Demek ki bahriye artık benim ikinci ailemdi. Daha sonra gerek Kıbrıs ve gerekse Kocatepe hadisesi meslek hayatım boyunca her zaman ilgilendiğim, ders çıkardığım, çıkardığım dersler paralelinde fikir ürettiğim bir konu oldu. Deniz Lisesinden mezun olduğum 1976 yılında sınıf subayımızın, geminin SHM Subayı Gazi Üsteğmen Özhan Bakkalbaşıoğlu olması bu merakımı daha da artırdı. Hedefteki Donanma isimli 2013 yılında yayınladığım (Kırmızıkedi Yayınevi) kitabımda trajediye neden olan karşılıklı müdahaleyi sebep ve sonuçları ile analiz etmeye çalıştım. Kendi uçaklarımız tarafından bu mümtaz gemimizin batırılmasının sebep ve sonuçlarını, deniz ve hava kuvvetleri arasında bir bilek güreşi, ya da suçlu bulma saiki ile yapmadım. Dünya deniz ve hava harp tarihinde yaşanan karşılıklı müdahale ya da dost ateşi vakaları paralelinde inceledim. Üst üste gelen talihsizlikler, bilgi ve eşgüdüm eksikliği ve yanlış kararlar ile birleşince karşılıklı müdahale kaçınılmaz olmuştu. Her iki tarafta da ciddi durumsal farkındalık ve komuta kontrol zafiyeti söz konusuydu.
KIBRIS'TA DEĞİŞTİRİLEN ANADOLU JEOPOLİTİĞİ
Kıbrıs Barış Harekatı, yakın Türk tarihimizin en önemli kilometre taşlarından biridir. 15 Temmuz 1974 Nikos Sampson darbesinden kabaca 96 saat sonra Anadolu’da oluşturulan askeri güç, denizaşırı bir harekat ile Kıbrıs adasına aktarılmak üzere Mersin’den harekete geçmiş ve darbeden 120 saat sonra Türkiye, Girne'nin batısındaki Yavuz plajında kıyıbaşını tutmuştur. Bu başarı o kadar önemlidir ki, onun sayesinde tank ve zırhlı araçlarımız adaya intikal edebilmiş ve nihai askeri zafer sağlanmıştır. Diğer bir deyişle eğer çıkarma gemilerimiz ve onları koruyan donanma olmasaydı, askeri zafer kazanılamaz ve bugün bize jeopolitik güvence sunan KKTC mevcut olamazdı.
HER SAVAŞIN KAÇINILMAZI: KARŞILIKLI MÜDAHALE
Bu savaşta her savaşta olduğu gibi kara, deniz ve hava kuvvetlerimizin müşterek ya da bağımsız faaliyetleri sırasında operatif, taktik ve teknik hataları olmuştur. Şüphesiz bunların içinde en ciddisi 54 denizcimizi kaybettiğimiz Kocatepe muhribimizin batırılmasıdır. Diğer taraftan Kıbrıs’ta elde edilen ve bugüne yansımaları hayal edilenin çok ötesinde olan jeopolitik kazanımların yanında TCG Kocatepe’nin kaybı kabul edilebilir bir kayıptır. Kıbrıs Barış Harekâtı, Cumhuriyet donanmasının tarihindeki en büyük stratejik başarısıdır. Başta her iki dünya savaşı olmak üzere deniz harp tarihinde birbirine karşılıklı müdahale sonucu taarruz eden onlarca dost muhrip, denizaltı ve uçak vardır. Bunların içinde en yakını 1982 yılında yaşanan Falklands Savaşı sırasında 25 Mayıs 1982 tarihinde kendisini koruyan gemilerin hatası nedeni ile vurulan İngiliz Atlantic Conveyor gemisidir. (Geminin batmasına neden olan taktik kararı veren İngiliz Amiral ile 1998 yılında tanışma ve tartışma fırsatım olmuştu.)
CUMHURİYET DONANMASI DERSLERİNİ ÇIKARDI
Bugün için mesele denizdeki bir savaşta aynı hatanın tekrar edip etmeyeceğidir. Bugünkü teknolojik olanak ve yetenekler ile gerek deniz gerekse hava kuvvetlerimizin doktrinleri ikinci bir Kocatepe trajedisi yaşanmasına izin vermeyecek kadar ileridir. Hemen hemen her ay, iki kuvvet üç ayrı deniz harekat alanında denizde müşterek eğitimler icra etmektedirler. Türkiye’nin tanımlanmış müşterek stratejik ve taktik resim elde etme yetenekleri 1974 yeteneklerinin çok ama çok önündedir. Müşterek harekatın sevk ve idare edileceği komuta yerleri son derece gelişmiştir.
DUMLUPINAR VE KOCATEPE KARDEŞLİĞİ
Bugün Kocatepe’nin 54 deniz şehidini onları mavi vatanın sonsuzluğuna emanet ettiğimiz günün 45. yıldönümünde anıyoruz. Onları Baf’ın batısında kaybetmiştik. 45 yıl sonra bugün Baf’ın batısında neredeyse aynı enlem üzerinde Fatih sondaj gemimiz mavi vatanımızın dibine Türk bayrağını çakmıştır. Aziz Kocatepe şehitlerimiz, Kocatepe muhribimiz ile birlikte Fatih gemimizi ve onu koruyan donanmayı selamlıyor. Nasıl ki Atılay ve Dumlupınar denizaltılarımız şehitlerimiz ile birlikte Çanakkale Boğazı yaklaşma suları ve Nara’da ana vatanın giriş kapısını koruyor, Kocatepe ve şehitlerimiz de Doğu Akdeniz’de mavi vatanın güney cephesini koruyor. Ruhları şad olsun. Tüm şehitlerimizle birlikte Kocatepe şehitlerimizin aziz hatıraları önünde tazimle eğiliyorum. Kocatepe gazilerimize büyük takdir hislerimle huzurlu ve sağlıklı günler diliyorum.
Alıntı/Kaynak: Aydınlık