20190727

✍️ Bir Türk turist rehberinden acı bir yazı 🇹🇷🇬🇷


NEDEN YUNAN ADALARI?

Bilmem kaçıncı Samos tatilinin ardından gözüme gönlüme takılanları paylaşmak istedim.

Kuşadasından feribota biraz geç bindim.Feribot dolu degil ama tek kişilik yer bulamadım .Çünkü sevgili vatandaşlarımız çantalarını ve çocuklarını oturtmuştu, aslında oturtmak denmez çocuklarına üçer koltugu kaplayan yataklar yapmışlardı.


Feribotun yarısı dolu ama diger yarısında çantalar oturuyor. 'Çantanızı alır mısınız oturacak yer yok' dememle düşman gözlerle bakıp dolu olduğunu, eşlerinin yada çocuklarının tuvalette oldugunu söyledi herkes, dışarı çıktım baktım iki tuvaletin ikiside boş. Feribot kalktıktan sonra herkes çantalarını yastık yapıp uyudu. Kimse kılını kıpırdatmadı, hiçbir uyarı fayda vermedi.


Pasaport kuyrugunda mızıldanmalar başladı. Yok efendim biz buraya döviz bırakmaya geldik, bize yaptıkları muameleye bak tarzında yakınmalar.Sorun ne acaba diye kulak kabarttım, sorun Avrupa Birligi vatandaşlarına öncelik vermeleriymiş.Aynı kuyrukta degilizki öncelik versinler😳İki ayrı gişe var heryerde olduğu gibi,karşıya geçen bizler kalabalık, AB vatandaşları geçtikten sonra bizi diger gişeye kaydırdılar zaten.


Daha sonra bir Polis yabancı bir grubu ikiye bölerek iki ayrı kuyrugun önüne geçirdi.Bizim kuyruktakiler başladı gene bagırıp çagırmaya" Bunlar Türk düşmanı, yabancıları önümüze geçirdi" Polis yanımdan geçerken kibarca sordum onları neden öne geçirdigini,feribot geç kalkınca uçaga geç kaldılar dedi, uçaga yetiştirmeye çalışıyoruz.Bir Allahın kuluda sormadı neden diye,sadece söylendiler.Ayrıca Türklerin sırasının önüne geçirmedilerki grubu sadece adil bir şekilde iki gişeye böldüler.


Feribottan inince kahve içmeye gittim .Yıllardır hangi cafe'ye gidersem gideyim ne fiyat degişti, ne hizmet, ne güleryüz.


Önce masaya soguk su geliyor sürahiyle ya da pet şişeyle, iç eçebildigin kadar.Sonra kahve ve yanında ikramlar...Kekler , biküviler, lokumlar, çikolatalar.Hepsi 2 euroya dahil.Degil pet şişe küçük bardak suyu bile lütfen verirler bizde.Kahvenin yanına keki,çikolayayı satar niye bedava versin.Bunları nadirde olsa yapan yerleri tenzih ediyorum.
Adada suyu hiç parayla almadım.


Deniz ve plajlar pırıl pırıl, genelde şemsiye ve şezlong ücretsiz, birşey içerseniz onun parasını ödüyorsunuz.Otel müşterisiyseniz havlularınızda dahil hizmete,otel 5 yıldızlı degil yanlış anlamayın:)
Bir bira içip bütün gün denize girebilirsiniz.Duşu unuttum,heryerde duş ve temiz tuvalet var ,wifi var.Aynı Kuşadası...🙂 Burada Otellerin işgal ettigi plajlardan denize girebilmek günlük en az 100 tl.5 yıldızlı otelin plajından tırmıkla karpuz kabugu,plastik poşet ve yosun topladılar geçen gün.Yiyecek içecek fiyatları can yakıyor.Hala anlayabilmiş degilim adalarda fiyatı 7 ile çarpıyorsun hala bizden daha ucuz.Gürültü yok, müzik ve ses kirliligi yok.
Kimse kimseyi rahatsız etmiyor, istersen sabaha kadar otur sahilde, yürü ıssız sokaklarda.


Heryerde fiyatlar standart , restoranlarda menü var, menüde fiyatlar var, kazıklanma hissi sıfır.


En önemliside hala insanlık var, sevgi var.
Otel sahibi valizimi odaya taşıyor.Elinden kapmaya çalışıyorum.'Sen misafirsin, misafir valizini taşımaz' diyor.


Odaya su istiyorum,para almıyorlar, suya paramı verilir diyip gülüyorlar.Odada mini bar var, çalışıyor ama içi boş. Sen ne koyarsan koy umurlarında değil, yeterki soğuk iç.


Dimitri, Maki, Yannis, Elena ...herkes sana kendini iyi hissettirmek için var orada.


Son gün Pytagorion'da küçük bir dükkana girdim ufak tefek birşeyler aldım, Madam Efi ögretmenmiş ,10 yıl önce ögretmen grubuyla adaya gelmiş, rehberi Sabiha Semiha hanımı hala hatırlıyor, sevgiyle anıyor.Selam söyledi gözleri dolu dolu...


Aldıgım ufak şeyleri özenle paketledi, üzerine deniz kabuklarından süsler bagladı.Bugün şanslı günündesin dedi aldıgım şeylerin hikayesini anlattı, üstüne kahve ısmarladı.Tam kapıdan çıkarken küçük bir zeytinyaglık gördüm fiyatına baktım 15 euro, almadım. Arkamdan seslendi Ayça bekle dedi. Baktıgım şeyi aldı, paket yaptı ve 'bu benim sana hediyem' dedi. Benim harcadıgım ondan çok daha azdı, itiraz ettim, almak istemedim.


"Ayça beni kırma, al lütfen'' dedi.Boynundaki haç kolyeye
dokunarak, hepimiz aynı tanrının çocuklarıyız, o bizi aç bırakmaz.Bunu sana vermek de beni fakir yapmaz dedi.


Herşey biryana Yunan Adaları size hala insan oldugunuzu hatırlatıyor. Kilometreyi sıfırlıyor ama bir süre sonra insan olmaya çalıştıgınız için salak muamelesi gördükten sonra Türk fabrika ayarlarına geri dönmek zorunda kalıyorsunuz.


...

Burada cıstak müzik , bagıran çagıran aglayan çocuklar yok...
Makyaj yapıp, pırlantalarını takıp ,güneşlenen ama suya girmeyen kadınlar, şişine şişine yürüyen baklavalarını sergileyen adamlar hiç yok...
Dalgaların, kuşların ve cırcır böceklerinin sesi, ağlamayan bebekler, kitap okuyan insanlar var. Kısaca huzur var.



Alıntı/ Kaynak: Sosyal Medya - Bir Türk turist rehberi