Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Milli Mücadele’de bir dönüm noktası
Hikmet Çiçek
Biz Ankaralılar için 27 Aralık 1919 tarihinin önemi büyüktür. Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye üyelerinin Dikmen sırtlarından Ankara’ya geldiği gündür.
Anadolu’nun ortasında çorak, bakımsız, kerpiç evli, dar sokaklı küçük bir şehir. Dış dünya ile tek bağlantısı bir demiryolu. Milli Mücadele’nin başlarında Ankara, halkının çoğu Müslüman Türklerden oluşan bir kenttir.
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi, Milli Mücadele’nin seyri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. 99 yıl önce bugün Mustafa Kemal, Ankara’nın köylerinden ve kasabalarından akın akın gelen binlerce atlı ve yaya seymenin oluşturduğu “Seymen Alayı” ile Ankaralılar tarafından sevgi seli içinde karşılandı.
“Seymen Alayı”, sadece bir karşılama töreni değil, aynı zamanda Milli Mücadele’ye önderlik edecek yeni bir liderin, Ankara halkı ve seymenler tarafından seçilmesi anlamını da taşımaktadır.
Heyet-i Temsiliye Ankara’ya geldiğinde şehrin nüfusu 20 bin civarındadır.
NEDEN ANKARA?
Mustafa Kemal’in Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra Milli Mücadeleyi yönetecek kent olarak Ankara’yı seçmesinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenlerin başında Ankara’nın merkezî konumu gelmektedir. Ankara, stratejik yollar üzerinde bulunan bir kenttir. İşgal altında bulunan yerlere yakındır. Karadeniz’de İnebolu, Akdeniz’de Antalya limanları ile bağlantı imkânına sahiptir. Demiryolu ve telgraf şebekesi vardır. Düşmanın ulaştığı Geyve Boğazı, Kütahya ve Afyon gibi önemli yerlerle de demiryolu bağlantısına sahiptir. Ankara’da ayrıca Ali Fuat Paşa (Cebesoy) komutasındaki 20. Kolordu bulunmaktadır.
“NAZIM HİKMET’İN DAYISI”
Mustafa Kemal daha İstanbul’dayken Ali Fuat Paşa’ya “Bu kolordunun (20. Kolordu) başında bulunmalısın, bundan sonra ehemmiyetli şeyler olacaktır. Kolorduna hakim ol. Etrafına emniyet ver. Hele halk ile yakın temas et” demesi önemlidir.
Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal’in Harp Okulu'nda sınıf arkadaşıdır. Nazım Hikmet’in (annesinin teyze oğlu) dayısıdır. Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi gelecekteki kaderini belirleyecektir.
Cebesoy, Türkiye'nin işgali sırasında İzmit'ten Ankara'ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açma emrini vererek Kurtuluş Savaşı'nı fiilen başlatan ilk komutandır.
Cebesoy da Ankara’nın önemini şöyle açıklamaktadır:
“Mustafa Kemal Paşa’nın ve benim görüşüme göre, Ankara her türlü teşkilata, birliğe ve hareket başlangıcına müsait stratejik bir mevki idi. İstanbul Hükümeti ve İngilizlerden evvel buranın tarafımızdan tutulması en büyük emelimizdi. Eğer İstanbul’da verdiğimiz karardan haberdar olsalardı, bu nakle (20. Kolordu’nun Ankara’ya nakli) katiyyen yanaşmazlardı.”
Ankara, savaş boyunca en fazla subay ve er şehit veren bir vilayet olacaktır.
ANKARALILAR’IN TUTUMU
Mustafa Kemal, Ankaralılar’ın Milli Mücadele’deki tutumunu şöyle anlatır:
“İstiklal Mücadelesi tarihinde Ankara namı en aziz bir mevkii muhafaza edecektir. Bazılarımız iktihamı (göğüs germeyi) hemen gayrimümkün zannedilen bu müşkilat karşısında sizler bir dakika tereddüt etmediniz. Üç sene mukaddem (önce) Sivas’tan Ankara’ya ayak bastığım zaman bir misalini geçen gün dahi göstermiş olduğunuz samimi ve kalbi tezahürat ile beni kollarınız arasına aldınız. O zaman gösterdiğiniz bu vatani cesaret sayesinde ecnebi müdahalesiyle İstanbul’da kapatılmış olan Meclis-i Mebusan’ın daha vasi (geniş) bir salahiyet ve şanı milliyet layık bir istiklal ile Ankara’da açmak mümkün oldu. Büyük Millet Meclisi sizin muhiti hamasetinizde biperva (korkusuzca) istiklal mücadelesine devam edebilmiştir. Binaenaleyh, Ankara, hemşehrilerimizin bu istiklali vatan mücadelesinde ayrı bir hissei şerefi vardır.”
O HEYETTE KİMLER VARDI?
Heyet-i Temsiliye, 18 Aralık 1919 günü Sivas’tan yola çıktı. Kayseri-Hacı-Bektaş-Mucur-Kırşehir-Karaman-Beynam üzerinden, 27 Aralık 1919 Cumartesi öğleden sonra Ankara Dikmen sırtlarına gelindi. Kayseri ve Mucur’da birer gün kalınmış, yedi gün yolda geçmiştir.
Ankara’ya gelen heyette şu isimler yer almaktadır: Mustafa Kemal, Rauf (Orbay) Bey, Heyet-i Temsiliye istişari üyesi Ahmet Rüstem ve Yaver Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer); Heyet-i Temsiliye üyesi Mazhar Müfit (Kansu) ve Hakkı Behiç, Sivas Kongresi delegesi İbrahim Süreyya (Yiğit), Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Hüsrev (Gerede).
MAZHAR MÜFİT ANLATIYOR
Mazhar Müfit, heyetin Ankara’ya gelişini şöyle anlatır:
“O sabah ajanslar ile Mustafa Kemal Paşa’nın geldiği haberi herkesi bildirildiği gibi, bir taraftan da sabahtan itibaren davullar ve zurnalarla bütün Ankara halkı karşılamaya hazırlanmıştı. Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salat okuyorlardı. Ve köylerden birçok atlı ve kağnı arabalarıyla binlerce halk Ankara’ya gelmiş; öğleye doğru ‘geliyor’ diye tellallar bağırmış, seçilen atlı alayı Ulucanlar’dan Hacıbayram Camii’nin önünde toplanarak dini tören yapılmış; yedi yüz piyade, üç bin atlıdan teşekkül eden bir seymen alayını Ankara’da bulunan dervişler takip ediyor. Bunların arkasında bütün esnaf ve ondan sonra da okul öğrencileri yürüyorlar. Okul öğrencileri İstasyon Caddesi’ne, seymen alayının bir kısmı Dikmen bağlarına, bir kısmı Çankaya bağlarına, Kızılyokuş eteklerine ve diğer bir kısmı da istasyon yoluna dizilmişti. Jandarma ve yirmi kadar polis de burada idi. Halkın bir kısmı Namazgah tepesine ve diğer kısmı Yenişehir’in bulunduğu yerlere ve İstasyon yoluna sıralanmışlardı.
“Ankara şehri namına karşılama heyetinde Müdafaai Hukuk Cemiyeti azasından Müftü Hoca Rıfat Efendi, Binbaşı Fuat Bey, Kınacızade Şakir Bey, Aktarbaşızade Rasim Bey, Toygarzade Ahmet, Ademzade Ahmet, Hatip Ahmet, Kütüpçüzade Ali, Hanifzade Mehmet, Bulgurzade Tevfik Beyler vardı. Dikmen bağlarının eteğinde bir çeşmenin önünde Eskişehir Mebusu Emin (Sazak) ve Ankara eşrafından Naşit Efendi ve arkadaşları bekliyordu. Yirminci Kolordu Kumandam Ali Fuat Paşa ve Vali Vekili Yahya Galip Bey, Eymir Gölü’ne yani Gölbaşı’na kadar gelmişlerdi. Biz tam, üçü on geçe Kızılyokuştan iniyorduk. Yolda Paşa’ya yetiştiğimizde Paşa, Rauf Bey’le beni otomobiline almıştı. Oradan başlayan karşılamada ‘yaşa’ sesleri, alkışları arasında ilerlemekte idik…
“Otomobillere binerek, bize tahsis edilen, şehrin dışındaki Ziraat Mektebine gittik. Bir tepe üzerinde olan bu bina bize hayli müddet karargah vazifesini yaptı. Ali Fuat Paşa hepimize birer oda tahsis etmiş, isimlerimiz odaların kapısına yazılmış ve hastabakıcılarla hizmetçiler konulmuş, istirahatımız temin edilmişti… Hizmetçi kadın, Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılmış bir kağıt getirdi. Bu bir müsvedde olup imzalanacaktı. Bu müsvedde Ankara’ya varışımızı bütün teşkilata bildiren bir telgraftı. Şöyle yazılmıştı: ‘Sivas’tan Kayseri yoluyla Ankara’ya hareket eden Heyet-i Temsiliye güzergahta ve Ankara’da, büyük milletimizin sıcak ve samimi tezahüratı vatanseverlik içinde bugün şehre geldi. Milletimizin gösterdiği bu birlik ve kararlılık örneği, memleketimizin geleceğine güven konusundaki inançları sarsılamaz bir şekilde güçlendirici niteliktedir. Şimdilik Heyet-i Temsiliye’nin merkezi Ankara’dadır. Saygılar sunarız Efendim! Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal."
Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 27 Aralık 1954 yılındaki kutlamaları. Araçta arkada solda büyükbabam Ali Dinçkal, önde kucakta Hikmet Çiçek!
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi, Milli Mücadele’nin seyri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. 99 yıl önce bugün Mustafa Kemal, Ankara’nın köylerinden ve kasabalarından akın akın gelen binlerce atlı ve yaya seymenin oluşturduğu “Seymen Alayı” ile Ankaralılar tarafından sevgi seli içinde karşılandı.
“Seymen Alayı”, sadece bir karşılama töreni değil, aynı zamanda Milli Mücadele’ye önderlik edecek yeni bir liderin, Ankara halkı ve seymenler tarafından seçilmesi anlamını da taşımaktadır.
Heyet-i Temsiliye Ankara’ya geldiğinde şehrin nüfusu 20 bin civarındadır.
Nüfusun yüzde 90’ı tarımla uğraşır. Üretilen en önemli ticaret malı tiftiktir (keçi yünü).
Mustafa Kemal’in Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra Milli Mücadeleyi yönetecek kent olarak Ankara’yı seçmesinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenlerin başında Ankara’nın merkezî konumu gelmektedir. Ankara, stratejik yollar üzerinde bulunan bir kenttir. İşgal altında bulunan yerlere yakındır. Karadeniz’de İnebolu, Akdeniz’de Antalya limanları ile bağlantı imkânına sahiptir. Demiryolu ve telgraf şebekesi vardır. Düşmanın ulaştığı Geyve Boğazı, Kütahya ve Afyon gibi önemli yerlerle de demiryolu bağlantısına sahiptir. Ankara’da ayrıca Ali Fuat Paşa (Cebesoy) komutasındaki 20. Kolordu bulunmaktadır.
“NAZIM HİKMET’İN DAYISI”
Mustafa Kemal daha İstanbul’dayken Ali Fuat Paşa’ya “Bu kolordunun (20. Kolordu) başında bulunmalısın, bundan sonra ehemmiyetli şeyler olacaktır. Kolorduna hakim ol. Etrafına emniyet ver. Hele halk ile yakın temas et” demesi önemlidir.
Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal’in Harp Okulu'nda sınıf arkadaşıdır. Nazım Hikmet’in (annesinin teyze oğlu) dayısıdır. Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi gelecekteki kaderini belirleyecektir.
Cebesoy, Türkiye'nin işgali sırasında İzmit'ten Ankara'ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açma emrini vererek Kurtuluş Savaşı'nı fiilen başlatan ilk komutandır.
Cebesoy da Ankara’nın önemini şöyle açıklamaktadır:
“Mustafa Kemal Paşa’nın ve benim görüşüme göre, Ankara her türlü teşkilata, birliğe ve hareket başlangıcına müsait stratejik bir mevki idi. İstanbul Hükümeti ve İngilizlerden evvel buranın tarafımızdan tutulması en büyük emelimizdi. Eğer İstanbul’da verdiğimiz karardan haberdar olsalardı, bu nakle (20. Kolordu’nun Ankara’ya nakli) katiyyen yanaşmazlardı.”
Ankara, savaş boyunca en fazla subay ve er şehit veren bir vilayet olacaktır.
ANKARALILAR’IN TUTUMU
Mustafa Kemal, Ankaralılar’ın Milli Mücadele’deki tutumunu şöyle anlatır:
“İstiklal Mücadelesi tarihinde Ankara namı en aziz bir mevkii muhafaza edecektir. Bazılarımız iktihamı (göğüs germeyi) hemen gayrimümkün zannedilen bu müşkilat karşısında sizler bir dakika tereddüt etmediniz. Üç sene mukaddem (önce) Sivas’tan Ankara’ya ayak bastığım zaman bir misalini geçen gün dahi göstermiş olduğunuz samimi ve kalbi tezahürat ile beni kollarınız arasına aldınız. O zaman gösterdiğiniz bu vatani cesaret sayesinde ecnebi müdahalesiyle İstanbul’da kapatılmış olan Meclis-i Mebusan’ın daha vasi (geniş) bir salahiyet ve şanı milliyet layık bir istiklal ile Ankara’da açmak mümkün oldu. Büyük Millet Meclisi sizin muhiti hamasetinizde biperva (korkusuzca) istiklal mücadelesine devam edebilmiştir. Binaenaleyh, Ankara, hemşehrilerimizin bu istiklali vatan mücadelesinde ayrı bir hissei şerefi vardır.”
O HEYETTE KİMLER VARDI?
Heyet-i Temsiliye, 18 Aralık 1919 günü Sivas’tan yola çıktı. Kayseri-Hacı-Bektaş-Mucur-Kırşehir-Karaman-Beynam üzerinden, 27 Aralık 1919 Cumartesi öğleden sonra Ankara Dikmen sırtlarına gelindi. Kayseri ve Mucur’da birer gün kalınmış, yedi gün yolda geçmiştir.
Ankara’ya gelen heyette şu isimler yer almaktadır: Mustafa Kemal, Rauf (Orbay) Bey, Heyet-i Temsiliye istişari üyesi Ahmet Rüstem ve Yaver Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer); Heyet-i Temsiliye üyesi Mazhar Müfit (Kansu) ve Hakkı Behiç, Sivas Kongresi delegesi İbrahim Süreyya (Yiğit), Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Hüsrev (Gerede).
MAZHAR MÜFİT ANLATIYOR
Mazhar Müfit, heyetin Ankara’ya gelişini şöyle anlatır:
“O sabah ajanslar ile Mustafa Kemal Paşa’nın geldiği haberi herkesi bildirildiği gibi, bir taraftan da sabahtan itibaren davullar ve zurnalarla bütün Ankara halkı karşılamaya hazırlanmıştı. Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salat okuyorlardı. Ve köylerden birçok atlı ve kağnı arabalarıyla binlerce halk Ankara’ya gelmiş; öğleye doğru ‘geliyor’ diye tellallar bağırmış, seçilen atlı alayı Ulucanlar’dan Hacıbayram Camii’nin önünde toplanarak dini tören yapılmış; yedi yüz piyade, üç bin atlıdan teşekkül eden bir seymen alayını Ankara’da bulunan dervişler takip ediyor. Bunların arkasında bütün esnaf ve ondan sonra da okul öğrencileri yürüyorlar. Okul öğrencileri İstasyon Caddesi’ne, seymen alayının bir kısmı Dikmen bağlarına, bir kısmı Çankaya bağlarına, Kızılyokuş eteklerine ve diğer bir kısmı da istasyon yoluna dizilmişti. Jandarma ve yirmi kadar polis de burada idi. Halkın bir kısmı Namazgah tepesine ve diğer kısmı Yenişehir’in bulunduğu yerlere ve İstasyon yoluna sıralanmışlardı.
“Ankara şehri namına karşılama heyetinde Müdafaai Hukuk Cemiyeti azasından Müftü Hoca Rıfat Efendi, Binbaşı Fuat Bey, Kınacızade Şakir Bey, Aktarbaşızade Rasim Bey, Toygarzade Ahmet, Ademzade Ahmet, Hatip Ahmet, Kütüpçüzade Ali, Hanifzade Mehmet, Bulgurzade Tevfik Beyler vardı. Dikmen bağlarının eteğinde bir çeşmenin önünde Eskişehir Mebusu Emin (Sazak) ve Ankara eşrafından Naşit Efendi ve arkadaşları bekliyordu. Yirminci Kolordu Kumandam Ali Fuat Paşa ve Vali Vekili Yahya Galip Bey, Eymir Gölü’ne yani Gölbaşı’na kadar gelmişlerdi. Biz tam, üçü on geçe Kızılyokuştan iniyorduk. Yolda Paşa’ya yetiştiğimizde Paşa, Rauf Bey’le beni otomobiline almıştı. Oradan başlayan karşılamada ‘yaşa’ sesleri, alkışları arasında ilerlemekte idik…
“Otomobillere binerek, bize tahsis edilen, şehrin dışındaki Ziraat Mektebine gittik. Bir tepe üzerinde olan bu bina bize hayli müddet karargah vazifesini yaptı. Ali Fuat Paşa hepimize birer oda tahsis etmiş, isimlerimiz odaların kapısına yazılmış ve hastabakıcılarla hizmetçiler konulmuş, istirahatımız temin edilmişti… Hizmetçi kadın, Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılmış bir kağıt getirdi. Bu bir müsvedde olup imzalanacaktı. Bu müsvedde Ankara’ya varışımızı bütün teşkilata bildiren bir telgraftı. Şöyle yazılmıştı: ‘Sivas’tan Kayseri yoluyla Ankara’ya hareket eden Heyet-i Temsiliye güzergahta ve Ankara’da, büyük milletimizin sıcak ve samimi tezahüratı vatanseverlik içinde bugün şehre geldi. Milletimizin gösterdiği bu birlik ve kararlılık örneği, memleketimizin geleceğine güven konusundaki inançları sarsılamaz bir şekilde güçlendirici niteliktedir. Şimdilik Heyet-i Temsiliye’nin merkezi Ankara’dadır. Saygılar sunarız Efendim! Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal."
Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 27 Aralık 1954 yılındaki kutlamaları. Araçta arkada solda büyükbabam Ali Dinçkal, önde kucakta Hikmet Çiçek!