EMRE ER
emre.er@tunadergi.com
Artemis Tapınağı, hükmettiği topraklar ve zenginliği ile Antik Çağ'ın en önemli tapınaklarından biri. Arkeolog Dr. Lilli Zabrana, Artemis’e dair, daha önce hiç duymadığımız, ilginç bilgiler sunuyor. Onun şu cümlesi bizce oldukça önemli; “Artemision, Efes’ten bağımsız bir yapıya sahipti.” Sayın Zabrana’nın verdiği bilgilere bakılırsa, önümüzdeki süreçte Artemis Tapınağı’na ilişkin çok sayıda gelişmeye tanıklık edeceğiz.
J. TURTLE WOOD’UN BRITISH MUSEUM’A TAŞIDIĞI ESERLER
Esas uzmanlık veyoğunlaşma alanınız Artemis…
Artemis Tapınağı, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılıyor… Tapınağın ve ona bağlı diğer binaların bulunduğu alana “Kutsal Alan” ya da “Temenos” deniliyordu. Artemis Tapınağı, “Kutsal Alan”ın merkezi ve en kutsal noktası. Bu alan eskiden bir sur ile çevriliydi. Artemision, zenginliği ve hükmettiği büyük alanlar ile bilinmektedir. Kutsal idarenin sahip olduğu ova, geçmişte büyük bir sahil şeridi idi. Tapınağın kendisi o dönem deniz kıyısında kurulmuştur. Zamanla bu sahil şeridi yok olmuş, Roma Dönemi'nde ise şehri deniz ile bağlı tutabilmek için bir kanal kazılmıştır. Efes, o dönem önemli bir liman metropolüydü. Bu kanalında sedimentler ile dolması sonrasında ise şehir işlevselliğini kaybetmiş ve çökmüştür.
Artemis Tapınağı'nın konumu 19. yüzyılın ortalarına kadar toprağın 8 metre altında olması sebebiyle bilinmiyordu. İzmir-Denizli arası tren yolunun yapımından sorumlu İngiliz mühendis John Turtle Wood, ilgisinden dolayı kendi imkânları ile bu tapınağı aramaya koyuldu. Wood, arayışı esnasında, bölge insanlarının arsalarını tek tek numaralandırıp, alan alan Artemis Tapınağını aramış ve sonunda bulmuştur. Bulduğu eserlerin bir kısmını British Museum’a taşımıştır.
EKONOMİNİN MERKEZİ ARTEMİS
Artemision nasıl bu kadar zengin olmuş?
Ulaşmış olduğumuz yazıtlar, bize Artemision ve Artemis Tapınağı hakkında güzel bir resim sunmaktadır.
Artemision, bankası ile meşhurdu ve Efes’ten ayrı bir idare ve yargıya sahipti. Banka, güvenliği ve istikrarı sayesinde krala ve şehir devletlerine kredi vermekteydi. Kutsal olarak nitelenen Artemision, savaşlar esnasında saldırıya uğramamıştır. Efes’in saldırıya uğraması durumunda bile bu kutsal yapıya dokunulmamıştır. Yine bu kutsal alanda silah taşınması da yasaktı.
Bu durum, gerek insanlar, gerekse şehir devletleri nezdinde büyük bir güven kazanılmasını sağlamış ve zenginliklerin Artemision’a yatırılmasına sebep olmuştur. Zaman içerisinde insanlar ve şehir devletleri Artemision’da bulunan bankadan kredi çekmiş; borçlarını ödemedikleri zaman ise arsalarına el konulmuş. Artemision, bu yolla çok büyük topraklara hükmetmiştir.
Kaystros Ovası (Küçük Menderes Ovası), Artemision'un ekonomisi açısından çok önemliydi. Bu bereketli bölgenin sulanması ise bir sulama sistemi üzerinden gerçekleşiyordu. Yazıtlara göre bu bölgede üzüm bağları, hayvancılık, balıkçılık, at ve geyik üretimi gerçekleştirilmiştir. Yine deltada tuz üretimi ve Belevi’de mermer üretimi gerçekleşmiştir. Ekonomik açıdan bir diğer önemli araç ise kutsal tütsü ticaretiydi. Artemision bu alanda bir monopol oluşturmuştur.
ARTEMİS TAPINAĞI'NIN 1000 YILDAN FAZLA SÜREN ETKİSİ
Ne zamandan itibaren Artemis hakkında konuşabiliriz?
En eski tapınak Milâttan Önce yedinci yüzyılda, Erken Arkaik Dönem'de yapıldı diye düşünüyoruz. Ancak tapınağın inşa edilmesinden sonra bölgede inancın hızla yükselişe geçtiğini görmekteyiz. Özelikle Lidyalıların son kralı olan Kroisos, tapınağın büyümesinde çok faydalı olmuştur. Kroisos, tapınağın yanması sonrasında Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan meşhur Artemis Tapınağı inşa edilmiştir. Artemis, Geç Antik Çağ’a kadar ayakta durmuş ve Hristiyanlığın devlet dini haline gelmesi ile birlikte anlamını yitirmiş ve terkedilmiştir. Tapınağın terkedilmesi tahmini olarak İmparator Theodosius döneminde gerçekleşmiştir. İmparator Justinianus döneminde inşaa edilen Aziz Yohannes Bazilikası’nın (Johannesbasilika) yapımı sirasında kutsal tapınaktan arta kalan sayısızca taş kullanılmıştır. Baktığımız zaman Artemis Tapınağı, 1000 yıldan fazla bölgede ve bölge dışında büyük bir önem taşımıştır.
Peki, liman kenti Efes ne zamana kadar yaşamaya devam etti?
Efes, Roma Dönemi'nde İyonya'nın başkentiydi ve bu bağlamda liman şehri olarak büyük bir önem taşımaktaydı. Bir açıdan İpek Yolu’nun son ve en önemli noktası olarak da görebiliriz. Kanalın zaman içerisinde çöküntüye uğraması ile birlikte Efes’in işlevi sona ermiştir.
Artemis Tapınağı’nın kapasitesi ne kadardı? O dönem halka açık mıydı?
Hayır, halka açık değildi. Genel olarak o dönem tapınakların birçoğu halka kapalıydı. Sadece başrahip tapınağın iç kısımlarına girebiliyordu. Bu yüzden, tapınağın dışında bir sunak bulunmaktaydı. İnsanlar o alana gidip adaklarını yerine getirip, başrahipten emirler alabiliyorlardı. Araştırmalarımıza göre insanlar adadıkları hayvanların bir kısmını çevredeki insanlara dağıtıyorlardı. Tapınağın en iç kısmı zaten dardı ve sadece rahipler içindi.
ARTEMİS’TE SIĞINMA VE VATANDAŞLIK HAKKI
Artemision’un bağımsız bir idare ve yargıya sahip olduğunu anlattınız. Biraz daha açabilir misiniz?
Burada normal bir yönetim mekanizması bulunmakta. Örneğin Odeon Artemision’da, sadece ‘Artemis Yarışmaları’ kapsamında bir sanat yarışması alanı olarak kullanılmıyordu. Aynı zamanda bir çeşit meclis görevi de üstlenmekteydi. Ekonomik anlamda böylesine büyük bir yapının sadece ruhani olarak yönetilmesi mümkün değildi. Yönetim şekli tabii ki her çağda biraz daha farklıydı. Roma döneminde iltica hakkı verilmesi imparator tarafından onaylanmaktaydı.
Yazıtlardan öğrendiğimiz üzere Artemision’un iltica hakkından Kleopatra’nın kız kardeşi IV. Arsinoe’nin beş yıl boyunca faydalanıp -mülteci olarak- Artemision’da yaşadığını bilmekteyiz. Mültecilerin yaşadığı alanın, kutsal merkezin içinde, yani tapınağın çevresinde olması gerekmektedir. Mülteci statüsünün uzun bir süre için verildiğini göz önünde bulunduracak olursak, mültecilerin yaşadığı alanın su bağlantısına ve altyapıya ihtiyacı vardır. İltica talepleri, başvuru sonrası onaylanıyor ya da reddediliyordu. Onaylanması ile birlikte kişi mülteci statüsüne geçiyordu.
Bir diğer ilginç nokta ise, vatandaşlık hakkı vermesidir. Örneğin bu durum sporcularda söz konusu oluyordu. Vatandaşlık hakkı verilen kişilerin isimleri tapınağın dışında bulunan surlara yazılıyordu. Bu ilan etme zorunluğu sayesinde elimizde onlarca yazılı belge mevcuttur.
Ne zamandır bu iltica hakkı vardır?
Kayıtlara göre, en geç Helenistik Dönem'de başlamış olması gerekiyor. İltica hakkı çok özel bir haktı ve her tapınağın böylesine geniş bir yetkisi yoktu; sadece en büyük tapınaklar bunu yapabiliyordu. Yine elimizde o dönem açıklanan resmi kararların toplanmış olduğu belgeler mevcut. Burada Herodot’un orijinal yazıtları olduğunu biliyoruz örneğin.
Peki, Artemision kim tarafından yönetiliyordu? Bir hükümdarı var mıydı?
Helenizm Dönemi'nde bir başrahip tarafından yönetiliyordu. Başrahiplik kurumu kalktı ve ruhani memurlardan oluşan bir heyet yönetime geçti. Özerk ve ekonomik açıdan bağımsız olan bu oluşum, ruhani liderlerinin resmive idari işleri üstlendiği bir rahip hiyerarşisi biçiminde yapılanmıştı. Bunun yanında, Artemis
Rahibliği görevi ise zengin ailelerden gelen seçkin kadınlara ayrılmıştı. Roma Dönemi'nde tabii ki yine imparatorun büyük bir söz hakkı söz konusudur.
Alıntı/Kaynak: http://tunadergi.com/kapak-dosyasi/antik-dunyanin-bir-harikasi-efes-artemisionu