20171016

Anadolu hümanizmi / Nihat Genç



İç çatışmanın ve kutuplaşmanın yoğunlaştığı günlerde yazarların ‘hatırlatmakla’ ilgili büyük ve soylu görevleri vardır..
Son otuz senede dünyada ve ülkemizde ideolojiler geldi geçti ve hepimiz bu ideolojiler etrafında kamplaştık.
Sağcılık solculuk liberalizm demokratlık özgürlükçülük milliyetçilik gibi kavramlar bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de fırtınalar estirdi..
Üst üste kimlik bunalımları üst üste siyasi bunalımlar kanımızı döktü nefesimizi kesti..
Kardeşlerim, sağcı da olsak solcu da olsak hepimizi var eden ortak ve muhteşem bir kültürümüz var.
Hepimizi ‘insan’ olarak var eden muhteşem bir hazinemiz var.
Yazarlığıma başladığım ilk günden beri siyasi düşüncelerimi satır aralarından artık tanıyorsunuz.
Yazdıklarımı hem sağcı hem solcu vs. çevreler çok sever, bunun bir sebebi var..
Çünkü yazarlığım gücünü ilk günden beri ‘insan odaklı’ Anadolu hümanizminden aldı..
Anadolu hümanizmi bugün bir milliyetçiyle bir solcuyu hala yan yana tutmayı başaran ortak ruh kökenimizdir..
Zaman içinde hepimiz kendimize batı menşeli ideolojiler hikayeler bulup sığındık, ama, bir de yaşadığımız toprağın muhteşem bir hikayesi vardı..
Kimsenin kimseyi teskin teselli edemeyeceği günler yaşıyoruz çünkü hepimiz tek tek yaralıyız.
Ve başımızda hala dünyayı ahmakça kendi ideolojik hikayesine inandırmaya çalışan İslamcılık gibi ucube bir bulaşıcı hastalığımız var.

TASAVVUFUYLA SAZIYLA İNSANI MERKEZ ALIR
Toprağımızın, bizim ve kültürümüzün hassasiyetlerini hiç ciddiye almayan gözü kör olmuş duygusuz canavarlarımız var.
Ve hepimizi acımasızca ayrıştıran kutuplaştıran delirmiş bir siyasetin eline düştük.
Oysa Anadolu hümanizmi bir Müslümanla bir solcuyu ortak bir tarih ve ortak bir kültürün büyük şemsiyesi altında tutar..
İnsanlık değerlerini önceleyen benim gibi yazarlar Anadolu’nun insan odaklı hümanizmasında bölüşümü eşitliği ve ağaya beye saraya isyanı bulur, bir dindar aynı Anadolu hümanizmasında ilahi huzuru güveni ve muhafazakar değerlerini bulur.
Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı ‘insan odaklı’ bu hümanist kültür, hepimizi modern çağın değerleriyle çok kolayca buluşturmayı sağladı..
Birbirimize ne kadar uzak ve sert fikirlerin sahibi olursak olalım Anadolu hümanizminin kaynakları bizi her büyük felaket ve trajediler içinde ‘kopmadan’ ‘ayrışmadan’ bir arada tutmayı başarmıştır, bu hem gerçektir hem toprağımızın kudretidir.
Anadolu hümanizmi hangi sert fikirlerin sahibi olursak olalım hepimizi bu en sert kutuplaştırıcı günlerde dahi şüpheniz olmasın bir daha bizleri bir arada aynı şemsiye altında tutmayı başaracaktır.
Çünkü Anadolu hümanizmi zaten büyük göçler büyük kıtlıklar büyük acımasız istila savaşlarının tam ortasında yeşermiştir, Anadolu hümanizmi, bize emanet edilen, büyük trajedilerin birikimi ve tecrübesidir.
Anadolu hümanizmi ilahisiyle tasavvufuyla sazıyla insanı merkez alır.
Anadolu hümanizmi tarih boyu ve bugün her yönden her kavme kapısı açıktır..
Ordular göçler istilalar vs. tarihte hiçbir ülkeye Anadolu kadar girilip çıkılmamıştır ve hiçbir coğrafya parçası Anadolu’ya bırakılan kültür kadar eşsiz hazinelerin sahibi olmamıştır.
Tarihte hiçbir toprak parçasında Anadolu kadar uygarlık kurulmamıştır.
Tarihte hiçbir ülkede kral mezarlığı, tümülüs, sanduka, türbe, lahit, kümbet, vs. anıt mezar mimarisi yoktur.
Anadolu evrenin biricik hayat kaynağı dünyamızın en güzel iklimi 36-42 en şanslı boylam dilimindedir.
Bu şanslı coğrafya korunaklıdır büyük kasırgalara ve Muson gibi kesintisiz yağmurlara kapalıdır.
Karadeniz ve Toroslar gibi uçsuz bucaksız yaylaları zenginliği ve hayat kaynağıdır.
Biga ovasından Pasinler ovasına, Niksar, Konya, Silvan, Harran, Aydın, Çarşamba, vs. yüzlerce eşsiz ovası vardır.
Bolu Kastamonu’dan Artvin’e kesintisiz ormanları vardır.
Hem tuzu az iç denizi hem dünyaya açılan Ege Akdeniz’iyle üç tarafı masmavi sularla çevrilidir.
Horonu halayı zeybeği seymeni vs. envai çeşit çok zengin folkloru vardır.
Nasreddin Hoca’nın fıkraları felsefi tadıyla evrensel bir hazinedir.
Karacaoğlan gibi yüzlerce halk şairini bugün içimizde yaşıyorlarmış gibi dinliyoruz.
Erzurumlu Emrah’ın tadı eşi benzeri yoktur.
Pir Sultan’ı ve alevi ozanları dünyalara değişmeyiz.
Yunus Emre Mevlana Hacı Bektaş ve alevi cemi ve Mevlevi seması her şeyimizdir, hepsi insan ruhunu yücelten ve insanın varoluş sorularına cevaptır.
Sıra geceleri, yaren geceleri, cümbüşlü düğünleri, binlerce yıl da geçse hiç eskimeyen vazgeçilmez sosyal geleneklerimizdir.
Rakı ve şarabın her türü, buğdayın her türü, kirazı, inciri, üzümü, fıstığı, fındığı ve kebabın her türü eşsiz bereketli nimetlerimizdir.
Halen ortalama on milyon olan turist sayısını birazcık ıkınsak 25-30 milyona dahi çıkartıp dünyada başı çekecek kapasiteye sahibiz.
BEN SOLCU OLURUM SEN SAĞCI OLURSUN
Her hafta uçaklar dolusu tık kapı İran’dan Irak’tan Ürdün’den Lübnan’dan nefes almak eğlenmek gezmek için komşularımız hep bu ülkeyi heyecanla ziyaret etmektedir.
Şüphesiz bu toprakların çocukları hiç kimseden üstün değil ve hiç birimiz ‘seçkin’ insanlar değiliz.
Ancak kabul edelim bu toprakların çocukları bu muhteşem kültür hazinesi üzerine modern hukuk ve herkesi eşitleyen yurttaşlık değerlerini bir büyük kutsal bağımsızlık savaşıyla Cumhuriyet’i kurup baş tacı etmiştir.
Hangimiz hangi fikirde olursak olalım, isyan kültürü burada, sevgi kardeşlik kültürü burada, eğlence kültürü burada, türküsü, ilahisi, seması bu topraklarda.
Bu hazineleri topladığımızda bugün bizi var eden Anadolu Hümanizmini bulursunuz.
Mekan ve mimari olarak cennet güzellikte onlarca üniversitesi vardır ve on-on beş  yıl sıkı bir şekilde sarıldığınızda dünya çapında bilim adamları yetiştirebilmek hayal değildir.
Ben solcu olurum sen sağcı olursun, felaket günlerinde fark etmez.
Felaket günlerinde hepimiz, o göğümüzdeki engin kubbeli şemsiyeyi, topraklarımızı ve ruhumuzu bereketleyen tarlalarımızın altından akan o kutsal nehri hatırlamalıyız.
Felaket günlerinde Hacı Bektaşımızı Yunusumuzu Mevlanamızı Nasreddin Hocamızı türkülerimizi şairlerimizi hikayelerimizi bizi insan yapan insan odaklı bu hazineleri hatırlamalıyız.
Bakın bunca felakete rağmen hala teslim olmadık, bakın bunca trajediye rağmen hala direniyoruz.. Hepimize bu dirayeti metaneti sabrı veren ekmeğini yediğimiz bu muhteşem hazinedir..
Efendilik taslayanlara ve ağalara ve saraylara karşı, bin yıldır boyun eğmeyen bir muhteşem kültürün çocukları olduğumuzu bakın bir saniye olsun unutmadık.
Hiçbir İslamcı siyaset, iddia ediyorum, özellikle Müslümanların ve direniş kültürüyle büyüyen bizlerin elinden, bu hazineleri alamaz, bize sultanlık taslayamaz.
Bu toprakların bu muhteşem kültürüne kimse ‘boyun eğdiremez’…
Kardeşlerim, müslümanını MHP’sini CHP’sini, hepsini bir arada tutan ortak şemsiyemiz, Anadolu hümanizmi, bir büyük tarihi sınavına daha giriyor.
Bakalım el mi yaman bey mi yaman.
Kardeşliğimizin ortak kökeni bu muhteşem hazineleri  ve onun yetiştirdiği ‘insan’ı, bir sarayın emrine vereceğimizi düşününler sadece ahmaklardır.
Anadolu toprakları üstündeki Türk Devleti şematik bir yapı değildir, birkaç yasayla birkaç çizikle, bu ortak muhteşem kültüre, boyun eğdirmek, kimsenin haddi değildir.
Kuşkunuz olmasın, insanlık ve kardeşlik ve merhamet ve adalet ve isyan ve vicdan duygularını-fikirlerini bize öğreten, bu eşsiz hazineyi, daha dün peydah olmuş bir İslamcı delinin yağma ve talanına teslim etmeyeceğiz.
Kuşkunuz olmasın, bu kültürün türküleri ve ilahileri ve gazelleriyle her bir insanı bilgeleşmiş gözlerimizden güzel bu toprakları, dünyayla ve herkesle savaş halinde, karakteri bozuk bu vahşi İslamcı siyasete teslim etmeyeceğiz.
Anadolu hümanizmiyle büyüyen yazarlar siyasiler bu milyonlarca insan, cemaatlerin ve İslamcı partilerin parayla satın aldığı, sahtekar ajan liberallere hiç benzemez.
Anadolu topraklarının tohumunun mayasının genetiğinin bozulmaz ve çok sağlam olduğunu bir daha herkes görecek.
Bu muhteşem hazinenin tohumları her birimizin gözlerinde kalbinde beyninde bin yıldır sarsılmadan ve kendinden hiç şüphe etmeden mutluluk ve cesaretle yaşamaktadır.
Bugün ülkemizde siyaset olarak çok şey kötüye gidiyor olabilir, karamsarlık diz boyu olabilir, ancak, kimse unutmasın…
En büyük sevincimiz on beş yıllık talan ve acımasız tutuklama ve baskılarına rağmen, hala bu ülkenin tek bir gün bükülmemiş ve hiç eğilmemiş, bu eşsiz hazineyle yetişmiş, milyonlarca çocuğu var..
Bu kutuplaştırıcı felaket günlerinde hepimizin tek ve en ciddi işi bir daha ‘insan’ olmak ve bizi insan yapan bu muhteşem kültürü bir daha hatırlamaktır.
Bizi ‘insan’ yapan bu kültürü, hak eden çocuklar, olmaktır.
Anadolu topraklarının Nisan'da başlayıp Mayıs Haziran süren Kırkikindi yağmurları gibi bereketi vardır, Kırkikindi yağmurları sayesinde bu topraklar kir tutmaz..
Mevlana türbesine girdiğinizde sol tarafta bir büyük kap göreceksiniz, Nisan Tası'dır adı, kırkikindi yağmuru doldurulur ve 'kardeşleşmek' için bu yağmurlar içilir.. Bu tastan içenler 'kin' tutmaz.

⚽️🇹🇷10 Kasım ve Futbol... Galatasaray'dan ve Fenerbahçe'den10 Kasım'a özel koreografi ve müzikler

   🎞️ RAMS Park'ta muhteşem taraftarımızdan muhteşem #10Kasım koreografisi! ♾️ Galatasaray'dan 10 Kasım'a özel koreografi ve mü...